Babasının iş gezisi için eşlik edip gittiğimiz Mountain View’de (MTV) ve arkadaşlarımız Merve ile Olcay’ın yaşadığı Sunnyvale’de geçen günlerimizde Alaz çok mutluydu. Etrafımız hep kalabalıktı, biz de hep gezmek ya da alışveriş amacıyla dışarıdaydık. Hava hep güneşli ve ılık, günlerimiz dolu dolu, dolayısıyla neşemiz yerindeydi.
Geçici evimiz |
Rengarenk çiçeklerle bezeli bir sitenin bir odalı apartman dairesinde kaldık. Bebekli aileler için güzel opsiyonlardan biri, otel odasına sıkışıp kalmama adına. Hergün çamaşır makinesi ve kurutucu çalıştı biz dışarıdayken. Geceleri de biberon ve Alaz’ın yemek takımlarını yıkamak için bulaşık makinesini kullandık. Bebek yatağı olmadığından yatak odasındaki yatakta Alaz ve ben yattık. Babası da salonda, ki böylece gece uyanmasına gerek kalmadı genelde. Alaz’ın akşamları uyku öncesi rutinini yerine getirmeye çalıştık her gece banyo yaptırarak. Saatleri biraz şaştı; ama ben yanında uzanırken uyuduğundan keyfi yerindeydi her gece. (O yüzden dönüşte zorluk yaşadık bir hafta kadar ya!)
Ülke Amerika olduğundan her yere araba ile gitmek şarttı, Merve bizi oradan oraya usanmadan gezdirdi. Araba koltuğunu sevmeyen ve arabada uyumayı reddeden Alaz mecburen arabada uyumayı öğrendi. Hatta ilk günler jetlag etkisiyle arabaya biner binmez ninni söylemeye başlıyor, yolumuz kısaysa Alaz’ı uyutmamak için türlü numaralar yapıyorduk.
Bilişim dünyasının merkezi Silikon vadisinin incilerinden biri olan MTV’de Castro Caddesi ve üzerindeki restoranlar, parklar ve Shoreline görülecekler arasında. Ayrıca dünyaca ünlü Stamford üniversitesi de MTV’ye yakın olan Palo Alto’da ve ziyarete açık.
MTV civarında çok sayıda alışveriş merkezi var (Milpitas, San Jose, San Antonio vs. vs.). Londra’da alışverişe gittiğimizde 10 dakikada sıkılan Alaz, sonunda Merve’nin de çabalarıyla iyi vakit geçirmeye başladı. Ona oyuncak reyonundan birkaç ürün seçiyor sıkılanca elindeki oyuncağı alıp diğerini veriyorduk. Emeklemeye ve ayağa kalkmaya başladığından arabanın içinde oturmak istemiyordu uzun süre. Mümkün olduğunca oturabileceğimiz koltuklar buluyor ve biraz hareket etmesini sağlıyorduk. Her mekanda tuvaletin içinde dahi olsa bez değiştirme üniteleri var. Dışarıdayken emzirme konusunda ve altını değiştirmek zorunda kaldığımızda hiç bir problem yaşamadık.
Öğle ve akşam yemeklerini genelde dışarıda yedik. Amerika’nın muhabbet seven insanları Alaz’a ilgi gösterdiler, Alaz da onlara. Hatta kendine bakmayanlara seslenerek zorla da olsa baktırdı. Mama sandalyeleri eski, kırık veya kirliydi genelde İngiltere’yle karşılaştırınca. Epey bir dezenfektan harcadık onları temizlemek ve Alaz’ın 180 derece dönmesini engellemek için. Marketten aldığım onlarca kavanoz organik mama yenmeden çöpe gitti. Alaz bizim yediklerimizin tadına bakmayı tercih etti. Neyse ki Kaliforniya’da organik ürün çılgınlığı her yerde. Belki de bu sebeple dışarıda yedikleri Alaz’ın sağlığını kötü yönde etkilemedi. Wholefoods marketlerindeki her ürün organik, hatta ekmek seçip dilimletmek istediğinizde ‘Emin misiniz? Kesildikten sonra artık organik olmayacak ekmeğiniz’ diye şakalaşıyor çalışanlar.
Shoreline |
Shoreline, Google kampüsünün yakınlarında. Çok büyük bir rekreasyon alanı spor veya piknik amaçlı. İçinde bir de göl var yelkenlilerin bulunduğu. Yavrusunu peşine takıp gezen ördekleri görünce çıldırdı Alaz. ‘Gel gel’ deyip atlamak istedi üzerlerine kucağımdan. Parklarda sahiplerinin gezdirdiği köpeklere de deli oldu. Ya anneannesinin köpeği Çakıl’dan ötürü ya da bu çocuğun hayvanlara karşı aşırı bir sevgisi var. Yürümeye başladı mı tutamayacağız yerinde 🙂 Shoreline’daki kafeteryada rüzgara rağmen dışarıda oturabildik. Ardından Krispy Kreme Doughnut’ın (donutçı) yolunu tuttuk tatlımızı yemek üzere. Bazı saatlerde canlı canlı donut yapımı izlenebiliyormuş.
İlk haftasonu cumartesi gününü San Fransisko‘da, pazar gününü de Santa Cruz dağlarında Thomas Fogarty üzüm bağlarında şarap tadımı ardından havuza girerek geçirdik. Fogarty, 30 sene önce şarapçılığa merak saran bir doktor. O bölgeye gitmişken Napa görülmeliydi aslında; ama Napa’nın hem turist tuzağı olması hem de Merve ve benim alkol kullanımımızın kısıtlı olması nedeniyle Napa’yı birkaç günü orada geçirebileceğimiz, çocukların sütten kesildiği başka bir zamana erteledik. Şarap tadımı yaptıktan sonra, beğendiğimiz bir şarabı satın alıp oranın bahçesinde piknik yaptık. Ardından bağları ve binaları gezip yola koyulduk. Öğleden sonra Alaz’la havuzda vakit geçirdik, tabii ki bayıldı suda oynamaya sonra da havluya sarınıp kucakta etrafı izlemeye.
Gymboree |
Oyun grubu |
Son Cumartesiyi de San Fransisko’da geçirdik. Pazar sabahı toparlanıp Merve ve Olcaylara gittik. Hava çok sıcaktı, havuzda bir süre vakit geçirdik Alaz’ın sabah uykusundan sonra. Yola çıkmadan önce de Olcay’ın barbeküde pişirdiği Amerikan New York tarzı biftek ve Merve yaparken ilk kez gördüğüm mangalda enginar yedik. Alaz ise o gün sanki anlamış gibi ayrılacağımızı, ağzına bir lokma bile koymadı. Çok güzel geçti günlerimiz dönmeyi bile istemedik üçümüz de. Babasını ve beni en çok etkileyen de Alaz’ın bu süredeki gelişimi; insanlarla ve hayvanlarla iletişim kurmaya başlaması, bir de her daim mutluluğu. İyi bir dönemine mi denk gelmişti yoksa oraları mı sevmişti bilinmez…
Kalp kalp kalp… |
4 Yorum Var
ne guzel gezmissiniz Deniz, fotolarda cok guzel cok begendim 🙂 walla sizin gezme fotolarini kocama gostercem bak cocukla ne guzel geziyolar diye azcik ilham alir belki yurtdisi geziler icin ne dersin hehehe :))bu arada yanlis gormediysem dogum gununmus heralde gecmis dogum gunun kutlu olsuun 🙂
Teşekürler Esra, evet doğumgünüm de orada olduğumuz zamana denk geldi. San Fransisko resimlerini de ekleyeyim de öyle göster kocana 😉 Sevgiler!
Kardesine de boyle guzel gezmeyi ogreticek benim minnosum.
Dünyayı talan eder ikisi bu gidişle 😉