Tesadüfen bir akşam koltukta sessizce oturmuş, çocukların uyumalarını beklerken sevgili kocam bana ‘Zürih Film Festivali’nde gönüllü olsana‘ dedi. Yaparım, yapamam, Almanca gerekir, yaşım büyük gelir falan derken başvurdum…
Yaz tatili öncesinde bir Temmuz günü de görüşmeye gittim. Tanıştık, şartlarımı öğrendiler ve Almanca bilmememin sorun olmadığını söylediler. Derken geçen hafta ‘Başlıyoruz’ toplantısı yapıldı. Bizi bir yere davet ettiler. Sanıyordum; sıralara oturacağız, görevleri dinleyeceğiz falan filan…
Bir barda, bir sahne kurulu. Herkes ayakta. Gönüllü gelen belki 200 kişi var toplamda. Yaş ortalamasını da yükseltmedim sanki… Annem yaşında belki 60’ında kadınlar, erkekler var. Manken gibi olan da, göbekli kelli felli olan da. Takım elbisesi ile işten çıkan da, kaykayı elinde gelen de, sakalı belinde olan da mavi saçlısı da herkes gelmiş.
O akşam sahnede İsviçre’de film endüstrisinde önde giden insanlar konuşma yaptılar. Her birinin ilk cümlesi ‘gelen gönüllülere teşekkür etmek’ oldu. Televizyona röportaj vereni, Wikipedia’da adı geçeni… Epey ilginç bir ortamdı. Tüm konuşma Almanca yapıldı, ardından sadece İngilizce bilen 25-30 kişilik bir grup için İngilizce tekrarı oldu. İş bölümü yapıldı. İnstagram’da da paylaştığım Martini hazırlamayı bile öğrendim o gece.
Bir de gönüllü çalışanlar için paket hazırlamışlar. Bazı markaların indirim kodlu kitapçıkları ile Dior’dan parfüm ve diş macunu var içinde. Bu mesajları gözümden kaçmadı tabii; güzel kokun, temiz dişler ile gelin 🙂
Asıl güzeli, Cumartesi tüm gün, Franz Carl Weber isimli, İsviçre’nin en ünlü ve büyük oyuncakçısında görev almaktı. İş-güç sahibi 6 kişi sabah oyuncakçıda buluştuk. Biri maskot kıyafetini giyerek çocuklara şaklabanlık yaptı, diğeri oyun oynattı, ikisi tüplerden balon şişirdi, çocuklara balon dağıttı, Zürih Film Festivali’nin çocuk filmleri kategorisi için kitapçıklar dağıttı.
Çekinerek gittiğim – özellikle Almanca’dan ötürü – bir ortamdan çok mutlu ayrıldım. Tüm gün çocukların gözündeki sevince şahit oldum. Helyum gazı ile balon şişirmeyi, çocuğun koluna balonu uçup kaçmayacak şekilde bağlamayı öğrendim. Almanca birkaç cümle pratiği yaptım, yeni insanlar tanıdım. Çocuklarına balon verilen ailelerin çocukları ‘bize teşekkür etmeden’ oradan ayrılmadıklarını gördüm.
Tüm gün ayaktaydım, yer yer hava serinledi, üşüdüm; ama sonuçta kendimle gurur duyduğum, başkalarını biraz da olsa mutlu ettiğim için huzur dolu bir gün geçirdim.
Tabii bizimkilere tüm gün babası baktı, onun da emeği sayesinde… Alaz’ın da oyuncakçıya gelince, benim şişirdiğim balonları çocuklara dağıtmak istemesi günün küçük; ama önemli detayıydı. Biz örnek olursak, onlar herşeyi yaparlar…
Zürih Film Festivali, 28 Eylül – 8 Ekim arasında Zürih’te elbette. Belki bir yerlerde karşılaşırız beni omzumda ZFF rozetiyle tanırsınız…
Biletler için: https://zff.com/en/programme/