Hafta sonu Alaz ile Londra’ya kaçıyoruz. Şş iyice anne düşkünü olan Beliz’in haberi yok henüz!

Parklar…

Mart 2015’te gitmiştim en son. Tam iki sene olmuş. O seyahatimde biraz kalabalık, kaba ve boğucu gelmişti Londra. Halbuki ayrılırken hiç öyle değildi… Bu yüzden bir süre Londra’ya gezi ayarlamayı düşünmedik. Ta ki… Alaz meraklanana dek:

“Anne ben nerede doğdum? O zaman neden Londra’da yaşamıyoruz? O zaman benim hep İngilizce konuşmam gerek. Çok özledim Londra’ya gidelim mi?”

Aldık biletleri iki gün, bir gece geçireceğiz Londra’da. Aklımda gitmek istediğim dünya kadar yer var. Görmek istediğim dünya kadar arkadaş. Fakat zaman kısıtlı olduğundan çok fazla bir şey beklemiyorum. Bir de yanımda Alaz olacağından, tek ebeveyn ile ilk Türkiye dışı tatil olacağından çok meraklanıyorum. Tüm sorumluluk üzerimde!

Covent Garden’a gidip, marketin etrafında gezinmek, şovları, gösterileri izlemek istiyorum. Bu kısma Alaz da bayılacaktır; ama alışveriş için dükkanlara girdiğimde ‘Anne ben sıkıldım, hadi gidelim’ diyeceğinden adım kadar da eminim.

Bakınız emektar puset ve sırt çantam

Aklınızda olsun Covent Garden’daki bu çay evinde, çay yapıp ikram etmiyorlar (dı); ama binbir çeşit çay satıyorlar. Üstelik bir sokak ardında Belçika midyeleri ve biraları ile eskiden ziyafet çektiğimiz Belgo var. Belki Alaz’ın canı midye ister?

Ayrıca kitapçılarda gezinmek istiyorum. Biliyorum Alaz da oradakileri sever; hem tanıdık kitapları görecek -evde yüzlerce İngilizce kitabı var- hem de oyun alanı, çay-kahve alanı olacağından biraz vakit geçirmek isteyecektir.

Dün gibi hatırlarım, Alaz uyurken kitap okuduğumu

Tek korkum dayanamayıp çok fazla kitap satın almak! Zürih’te İngilizce kitap bulmak zor, üstelik çok da pahalı. Neyse ki Amazon var. Dilediğin kitabı dilediğin dilde hem de en ekonomik fiyata satın almak için. Reklam yapmıyorum, gerçekten öyle! Hatta kendi kitaplarımı kindle üzerinden almaya başladım, İngilizce olanları. Yoksa, hala Türkiye’den yazılı kitap taşıyorum, Türkçe tabii ki…

Çocuk kitapları

2014 yazında Alaz ve kuzeni Londra kitapçılarında birkaç saati bu yukarıdaki gibi geçirebiliyorlardı. O yüzden birkaç saat taze kitap koklayabilirim, Alaz da ses çıkarmaz diye umuyorum.

China Garden, çin lokantası bu sokakta!

Sene 2006-2007 belki? Sevgili kocamın abisi, bizi ziyarete Londra’ya geldi. Bizden eski Londralı aslında, üniversite sonrası dil öğrenmek için bir süreyi orada geçirmiş. Birçok farklı işte gönüllü çalışmış, birçok kursa gitmiş, insanlarla tanışmış vs.

Bizi China Garden’da bir Çin Lokantası’na götürdü. Masa örtüsü hani eskiden bahçedeki masalara serilen naylon çiçekli gibi, üzerine bir de ince kağıt seriyorlar silmeye gerek kalmasın. Tabaklar melamin. Şekerle pişirilmiş bütün ördekler cam önünde başaşağı duruyor falan… Hani dışardan adım atılacak gibi bir yer değil. Biz anlamayız diye, menüyü elimizden kaptı ve kendisi tüm siparişleri verdi. Yemekler ortaya geldi, biz kaseye önce pirinç ve üzerine istediğimiz yemeği koyuyorduk. Yemeklerin görüntüsü muhteşemdi. Nasıl lezzetliydi her biri!

Daha sonra Türkiye’den kim gelse oraya götürdük. Herkes ilk servis olayını garipsese de sonrasında parmaklarını yediklerinden hala anlatır dururlar. Tabii işin ilginci o yerin adını bir türlü öğrenemedik. Ne adresini, ne adını. O çin mahallesinin ana sokağında bir yerde; ama sağda mı solda mı? Her defasında restoranların dibinden gidip girişinden yeri tahmin etmeye çalıştık, her defasında doğru yeri bulduk; ama ismini bulamadık.

Bu yüzden Alaz da isterse oraya gidip tatlılı ekşili tavuk, kızarmış ördek ve mısırlı çorba yemek isterim.

Elbette Southbank’te yürümek bir başka yapmak istediğim. Hava yağmasın, çok da esmesin yeter ki… Alaz London Eye’a binmek ister mi? Oradaki Sea Life akvaryuma girmek ister mi bilmiyorum. Vaktimiz kalır mı onu da bilmiyorum. Neyse ki Haziran’da tekrar gideceğiz…

Atlıkarınca kuruldu mu acaba?

Southbank yazları böyle cıvıl cıvıl, lunapark gibi. Burada sevdiğimiz Giraffe vardı, çocuk dostu harika bir restoran. Bir de Meksika restoranı vardı favorimiz, Las Iguanas belki de oraya gideriz?

Hyde Park’ın bir bölümünden…

Tabii hava güzel olursa St James’ Park veya Hyde Park molaları da veririz? Zaman yetmezse, yaza kesin, çocukların su ile oyunlar oynandığı bölümler açılmış da olur.

Fakat Natural History Museum, mutlaka uğrayacağımız yerlerden biri. Oteli özellikle oraya yakın seçtim. Sabah gözümüzü orada mı açarız bilmiyorum?! O dinozor görülecek… Hala İngiltere’deki tv kanallarının çizgi filmleri izlendiğinden ve en favorisi Andy’nin dinozor hikayeleri olduğundan ve o program da Doğal Tarih Müzesi’nde çekildiğinden, gitmemiz şart.

Bir de Mary Poppins’de beğendiğim Alaz’ın izleyici performansını, daha ileri boyuta taşımak için Lion King – Aslan Kral – müzikaline bilet aldım. Hem de Cumartesi akşam matinesi… Bakalım Alaz onu da beğenecek mi?

Anne-oğul bu gezimiz nasıl olacaktı? Geride kalan Beliz neler yapacaktı? Yakında… Blogda…

Çoluk Çocuk Londra yazım da işinize yarayabilir gezi öncesi…

Yazar

Yorum Yaz

Pin It
Bu sitedeki tüm içerikler Digital Millennium Copyright Act ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu'na istinaden koruma altındadır. Buradaki hiçbir içerik (Yazı, Fotoğraf, Video vb.) site KULLANIM ŞARTLARI'nda da belirtildiği üzere izinsiz olarak kopyalanamaz, alıntı yapılamaz, başka yerde yayınlanamaz

© 2019 Tasarım Blogger Tasarım.