Bu sabah, İsviçre’de bir gazetede anasayfada Türkçe olarak bir haber okuyup paylaştım… Paylaşım ve beğeni rekorları kırdı. Kimileri alkışladı, kimileri ‘Ne var yani 5 yaşındaki çocuğuma Arapça öğretiyorum’ diye övündü… Kimi de işine bak, blogunu yaz bu konudan sana ne dedi…
Bu konudan bana ne değil, 1. Çünkü senin kadar ben de T.C. vatandaşıyım. Benim ailem de orada yaşıyor ve eminim ben senden daha çok okuyup biliyorum o yaşadığın veya yaz tatilinde gittiğin ülke hakkında. İstersen yarışalım? Neden evet diyorsun mesela?
Yorumlarda Kur’an dan mı bahsetmediler, yoksa başörtüsünden mi? Yorumları kendiniz okursanız daha iyi görürsünüz… Her birini tek tek okudum, teşekkürler vakit ayırıp yazdıklarınız için… Sorun şu ki kimse okuduğunu anlamıyor. Ben yukarıdaki paylaşımda Kur’an demiş miyim? Başörtüsü demiş miyim?…
Sonra, yurtdışında yaşayıp ‘elbet hakkımız var, oy kullanırız o bizim ülkemiz’ diyorlar. Tabii yasalara göre de böyle, dünyadaki her ülke böyle ama ben BENCE demişim. Bence hakkımız yok. O zaman sen niye başka ülkede yaşıyorsun git kendi ülkene demezler mi adama? Hı?… Gitsene? Dönsene?
Hollanda konusunu açarsak; Hollanda vatandaşı olmak için T.C. vatandaşlığından çıkmak gerekiyor. Yani Hollanda için fabrikada temizlikçi de olsan, mühendis de, müdür de; sen ya Hollanda vatandaşısın, ya da değilsin. Adam da ‘madem çok meraklısın ülkene, git’ demiş. Nesi yanlış? Bakınız önceki paragraf…
Almanya da Hollanda gibi, çifte vatandaş kabul etmiyor (du). Almanya’da 15 sene yaşadıktan sonra benim halam Türkiye’ye döndü ve Almanya vatandaşlığını bu yüzden kabul etmedi. Oturma iznini bile kaybetti. Yani ‘kendini birşey sanma, vatandaşı değilsen her ülke gerektiğinde seni sınır dışı da edebilir’. Ha elbet beni de! Ben de İsviçre vatandaşı değilim, olmak için 10 sene var hatta önümde; adam bana da gerekirse ‘git’ diyebilir. Yeter ki gidebileceğimiz her türlü görüşü kucaklayan bir ülkemiz olsun…
Üstelik bir kısım da Türkiye’de ‘Suriyeli’ istemiyoruz demiyor mu? Aynı hesap değil mi? Türk milliyetçi ise, Fransız da milliyetçi, Alman da gerekirse.
Evet Avrupa’da Hristiyanlara yönelik kilise okulları olduğu gibi laik okullar da var, yani din dersi olmayan. Özel değil, devlet okulu üstelik. Türk okulları da var Türkçe öğreten. Musevi okulları da var. Yani yaşadığın ülkenin din dersi zorunlu değil…
Ayrıca ‘Zaten Avrupa bizi sevmiyor’ çok duygusal geliyor bana. Sen beni sevmek zorunda değilsen ülkeler niye birbirini sevsin? Bizi istemiyorlar… Niye istesinler? Bir sebep göster!
İngiltere-Fransa ezeli rakip, aç tarihini oku. İsviçre ne Almanya’yı ne de Avusturya’yı seviyor. Ülkelerin politik ilişkileri farklı düzeyde, sevgiye bakmıyor genelde bu işler paraya bakıyor. Ekonomin iyiyse, dış ilişkilerin düzeyliyse dost olmak kolay!
Basın özgürlüğü Türkiye’de olmayabilir; ama Avrupa’nın çoğu ülkesinde var. Demokratik devlet gazeteye çemkirip ‘Ne biçim haber yaptın, geri al bu lafını’ demez. Basın özgürlüğü çünkü.
İngiltere’de yaşarken en çok dalga geçilen kraliyet ailesi ve başbakan (o sıra Tony Blair) idi. Karikatürler, köşe yazıları, tv yorumları… Çünkü basın özgür. ‘Ben Kraliçe’yim beni eleştirme!’ diyemiyor Kraliçe bile…
Neyse… Kısaca lütfen yazılanı, doğru okuyalım. Birbirimizin fikirlerine önem verelim. Kim ne açıklamak isterse de yorumlarda okumaya hazırım.
Hepinize sevgiler…
SON BiR NOT:
Bu paylaşım ardından 10larca izleyici beni takip etmekten vazgeçmiş. O sayı hiç önemli değil, ama önemli olan kendinden farklı düşüneni başkalaştırmak. Beni silerek, benim düşüncelerimi görmezden gelerek, herkes kendin gibi düşünüyor zannederek bir yere varılmaz. İşte bu demokrasi değil.
Bu konu sana düşmez, diyenler için blog yazarlarının bu konuda aslında söylemesi, yazması gerek. İçtiği suyun markasını bile İnstagram fenomenlerine danışan bir dünya insan var. Onlar asıl bunları yazmalılar. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, olmuyor. Rejim değişikliği, tüm gücü bir kişinin elinde tutması ve ardından bir gecede internet yasağı gelince kime, nerede anlatacaksınız hikayelerinizi?
Okuduğunuz için teşekkürler. Kafanızda soru işareti yaratabildiysem ne mutlu bana…