Zürih Bellevue’deki Noel marketin bir ucuna, genelde opera binası önüne her sene buz pateni sahası da kurulur.
Alaz’ın hevesi yoktu geçen sene, Beliz de slingde, pusette ilgilenilmesi gereken bir bebekti. Geçen sene daha çok food stand denilen yiyecek büfelerinde vakit geçirmiştik.
Bu sene yanımızda 7 ve 8 yaşlarındaki kız çocukları vardı ve Beliz yoktu. Markete doğru yürürken onların ‘buz pateni yapalım, n’oolur yapalım…‘ çağrıları arasında kalan Alaz, yanıma gelip ‘Anne buz pateni yapabilir miyiz?‘ diye sordu…
‘Yavrum, sen iste yeter ki…‘ tipinde bir anne olduğumdan sadece ona paten kiralamakla kalmadım, kendimi de pistlere attım. Hem de 15 sene önce düşe kalka birkaç defa yaptığım birşey olmasına rağmen. Beliz’in evde olmasının da avantajı tabii, bu fırsat bir daha ele geçmez…
Hem Pazar, hem Noel marketi olduğundan oldukça kalabalıktı. Kızlar, daha önce burada anlattığım ayılardan bulup tutunarak kaymaya başladılar. Biz de Alaz ile kenardan tutunarak ilerledik. Kızlar birkaç dakika sonra ayıyı Alaz’a verip free style düşe kalka güle oynaya o kenardan bu kenara kendilerini atıyorlardı. Çünkü birkaç önemli kural hariç, bu olay böyle öğrenilir. Çocukken düşeceksin, güleceksin, kalkacaksın, gene düşeceksin…
Benim yaşımdakiler ise gözü kapalı, kolunda şıkır şıkı çanta, elinde çocuğu ya da sıcak şarabıyla kayıyorlardı. Benim orada düşmem olay olurdu!
Neyse, biz kenardan kenardan turladık oğlumla. Alaz yere düşmemek için kol kaslarını epey çalıştırdı tutunarak. Düşmeye tahammülü yok, bu yüzden ilk adımını 17 aylıkken attı zaten. O ilk adımla birlikte 20 adım da düşmeden yürümüştü. Bu sebeple ne yaptı etti düşmedi.
Biraz kendine güveni gelince, benim de tabii, elimizi bırakıp 3-5 adım atar olduk. Genç delikanlıları gösterip, ‘Bak sen şimdi düşe kalka öğreneceksin, böyle abi olduğunda arkadaşlarınla geleceksin hem o zaman hiç düşmeyeceksin bile‘ diyerek gaza getiriyordum. O abi, kız arkadaşıyla önümüzde durup 2 dakika boyunca öpüşmesin mi?! ‘Alaz, bak şu çocuklar nasıl kayıyor’ diye abiye kilitlenmiş Alaz’ın dikkatini başka yöne çekmeye çalıştım. Kendime çok güldüm. İçimden… Hani annen-baban film izlerken sevişme sahnesi çıkar da ne yapacağını bilemezsin, su içmeye veya tuvalete kaçar gibi yaparsın. Bu da başka bir versiyon oldu.
Neyse… Konumuz buz pateni idi. Sonra yaşlıca bir kadın gördüm kolunda çantası gülümseyerek oradan oraya kayıyor bir başına. ‘Alaz, bak ben de seninle pratik yaparsam o yaşta ben de öyle güzel kayarım‘ dedim.
Orataya gidip dönemeyen Alaz ve onu kurtaramayan ama fotoğraflayan anne! |
Çocukların kimi ebeveynleriyle kayıyordu, çoğu bir başına. Pisti çok güzel yapmışlar, kenarda birşeyler içerken – glühwein demek istediğim – çocuğunu da rahatça izleyebilirsin. Düşünce ıslanmamak için kar pantolonu veya su geçirmeyen bir pantolon giymek şart. Eldiven ve bere de.
Bir de sıcak tutan çoraplar. Ayaklarım dondu!
Bir yetişkin bir çocuk için paten kirası ve giriş ücreti 25 Frank; pahalı ama sabahtan akşam 8’e dek pist senin. Kask da ücretsiz.
Kızları pistten zor çıkardık. Alaz da ‘Anne son bir kez şu köşeye dek gideyim‘ dedi. Kendisi gidip döndü. Büyük başarı, iki sene önceki maceramıza göre.
Çocuklar için buz pateni olmazsa olmazları ve Avrupa’nın en büyük buz pateni sahası Dolder ile ilgili yazım da bu linkte.
Dip not: Kaskını takın, iyice giydirin, ‘düşersin – aman – dikkat et’ demeyin, düşe-kalka öğrensin. Benim de kaskım olmalıydı. Yetişkinler düşmediği için onlara uygun kask yoktu! Evden getirmeli…