Öncelikle belirteyim ki ben çoğunuz gibi evde yoğurt mayalayan bir anne değilim. Hiç olmadım değil, bir kez denedim, yapışkan birşey olunca bir daha denemedim. Hatta Alaz normal yoğurt kesinlikle yemez, meyveli veya vanilyalı haricinde yoğurt ağzına sokamadım bebekliğinden beri. Zorladığım ya da kandırdığım oldu; ama öğürdü. Yemesin daha iyi!
Tatil köyünde bile yoğurt mayalayan anneler bildiğimden konuya yoğurtla giriş yaptım. Bir de ikinci çocuk konusu var tabii bizde. İlkinin üzerine titremeler, ev yapımı yemekler – yoğurt hariç – çikolata / şeker ile 2 yaşından önce tanıştırmamalar derken, ikinci çocuğu olanlar bilirler ki bu kısıtlamalar sadece ilk bebeye mahsustur.
Otelin çocuk menüsünden seçtikleri |
İkinci bebek, kendi kendini büyütür. Büyüğü örnek alarak… Abisi dondurma mı yiyor, daha 1 yaşında dondurma ister. Hem de birkaç yalamalık değil, kendine özel. 18 aylık olmadan Algida amblemini biliyordu. Bu tatilde 20 aylıktı ve her sabah dedeyle simit alırken, bir de dondurma aldırıyordu kendine. Eve gelince de o dondurmayı yemek için kendini yerlere atıyordu çığlık çığlığa. Elbette tatilde de olsak kahvaltıdan önce dondurma yenmez. İlk olarak o yumurta bitecek!
Bir dondurma yetmez! |
Benim takıntım da sabah yumurtası. Onu yesinler de, gün içinde başka birşey yemeseler de olur 🙂 O yüzden tatilde nerede olursak olalım, sabah ilk işim yumurta yedirmekti. Sonra da canları ne isterse onu yediler…
Açıkçası ben Türk yemeklerinin içine düşerken, onlar sıcaktan olsa gerek acıkmadılar bile! Beliz öğle uykusuna öğle yemeğinden önce yatıyordu. Daha doğrusu uyuyakalıyordu çoğunlukla. Bu yüzden uyku öncesi ve sonrası bol meyve ve süt ile günü geçiriyordu. Akşam yemekleri de bazen geçe kalıyordu; ya acıkmış olup tabağı süpürüyorlar ya da yorgun olup yemeyi reddediyorlardı. Bu kez gece sütü imdadıma yetişiyordu.
Şansımıza bahçesi olan, bahçesinde domates, biber, salatalık yetiştiren akraba ve tanıdık evlerinde kaldık. Sabah gözlerini açar açmaz tarlaya atıyorlardı kendilerini. Sonra da bağından koparıp yiyorlardı ne buldularsa. Böylece sebze ihtiyaçları da dalından ağıza şeklinde kaynağından sağlanıyordu.
Dalından domates koparıp yemiş! |
Beliz’e özel yemek yapmadık. Otellerde sorun olmadı hiç yemekler; çünkü mutlaka onlara göre de birşey vardı. Hiç yoksa makarna oluyordu her öğün. Yazdığım gibi, bol bol meyve yemelerini sağladım. Gerisi kar kaldı yanlarına.
Alternatif Okullar’ın Antalya, Olympos kampında (artı parantez bu kampı detaylı olarak hem de ballandıra ballandıra yazdım burada) çocuk masası, ebeveyn masasından farklıydı. Yemek olayının karmaşaya ve kargaşaya dönüşmesini, annelerin müdahalesini istemediklerinden çocuklar kendilerine hazırlanmış masada oturup yediler yemeklerini. Uzaktan izleyince, ‘Haydi oğlum, haydi ye, yerine otur da ye, çok konuştun biraz da ye’ cümlelerini 5 gün 3 öğün benden duymadığı için oldukça keyifliydi bizim oğlan yemeklerde. Hatta tabağına ne koyduysam yedi, bitirdi. Belki masadan son kalkandı; ama mutluydu.
Öte yandan ne yazık ki Alaz bu tatilde meyve suyuna biraz fazla sardırdı. Özellikle tercihi de soğuk çay, ice tea, oldu. Hatta Beliz bile ‘aysti’ istiyordu abisini birşey içer görünce. Eskiye göre iyi olan ise, meyve suyunu yemekle birlikte içmesiydi. Eskiden yemek öncesi tümünü içer, yemeğe yer kalmazdı midesinde doğal olarak. Bu yaz yudum yudum yemekle beraber içti içecekleri. Şimdiki amacım bu meyve suyu olayını unutturmak. ‘Suyunu bulamıyorsanız, meyvesini yiyin’ de sloganım!
Beliz de dondurmaya fena kaptırdı kendini. Nerede çubuk görse dondurma diyor. Sonra da olur-olmaz yerlerde ve saatlerde ‘Dondu, dondu’ diye ağlamaya başlıyor. O da kış mevsimiyle birlikte unutulup gider diye umduğum bir alışkanlık…
Kısacası, tatilde yemeyen çocuk problemi derseniz bende var. Hem de iki adet…
Yemek gelene dek iPhone |
Ne yapmalı derseniz?
Tartışmayın. İnada bindirmeyin. Abur-cubur, meyve suyu, dondurma türü şeyler midelerini dolduruyor hemen ve asıl yemeğe yer kalmıyor. Bunları da tatilde çocuktan uzak tutmak imkansız neredeyse. Meyve, ayran, yoğurt veya süt ile suyunu ihmal etmeyin. Kuru yemiş türü faydalı abur cuburu önerin. Gerisi eve dönünce toparlanır.
Gece açlıktan uyanır diyorsanız da uyku öncesi muz verin. Hem uyku getiren besinlerden, hem sağlığa faydalı, hem de karnı tok tutar. Hemen her çocuk da muza bayılır…
Bunlar da bizim yemeli-içmeli fotoğraflarımızdan birkaçı…
İzmir’e gelip de Sevinç Pastanesi’ne uğramamak olmaz! |
Bazen bu da işe yarıyor, birbirine yedirmece oyunu! |
Selçuk’un göbeğinde bir çöpşiş molası |
Kampta yemeği bitiren tren vagonu oluyordu! |
Yanartaş’ta kendi sucuğunu pişirmek ve yemek, acılı bile olsa! Evet, o gece sade sucuk yiyerek uyudular mesela… |
Bilmem kaçıncı Antalya ice-tea müsabakaları! |
Bodrum’da; balık gelene dek deniz börülcesi ile idare edilebilir. Beliz’in uykulu olduğuna bakmayın, yemek ardından fasıl eşliğinde kalça sallıyordu 🙂 |
İçine düştüğüm yemekler yani göbek-i sebebim… |
NOT: Tüm fotoğraflar bana aittir. Lütfen izinsiz paylaşmayın! Teşekkürler…