Uykusuzluğa dayanamayan insanlardan biri olduğumu, oğlum doğduktan sonra anladım.
Peki akıllandım mı? Hayır! Bir de ona kardeş yaptım. Amacım, 3-5 sene uyuyamasam da sonra ikisi sabah uyanırlar, birlikte oynarlar, beni rahat bırakırlar idi. Ne dersiniz 2 ve çok çocuklu anneler? Çok mu iyimserim?
Alaz ilk yılında neredeyse her 2 saatte bir uyanan bir bebekti. Geceleri. Gündüz uykusu ise 40 dakikayı aşmazdı. Düşünün benim halimi! İlk aylar canım cicim, yeni bebek ya, geçti. Fakat 4. ayını devirdiğimizde durum hala değişmeyince, üzerine bir de kış hastalıkları ve diş çıkarmalar başlayınca çıldırmamak zordu. Tüm günü yerlerde sürünerek geçiriyordum bazı günler, o yanımda oynarken uyuyakalıyordum halı üzerinde. Ertesi günkü arkadaş buluşması, gezi, yemek vs planlarını iptal ediyordum belki biraz uyuyabilirim bir an diye. Fakat uyuyamıyordum. Oğlum uyumadıkça. Sonra kendimi kurslara, bebekli yüzme derslerine, parklarda gezmelere, hatta ülke dışı gezilere attım. En azından yine uyuyamasam da, yorgunsam da eğleniyordum.
Beliz genelde hep Alaz’dan daha iyi uyudu. İkinci bebek olayı sanırım. Geçen hafta hastalandı ve geceleri saat başı uyanmaya başladı. Üçüncü gün ve gece sonunda halı üzerinde sürünmek istesem de sürünemezdim; çünkü bu kez bakmak ve ilgilenmek zorunda olduğum 4 yaşında bir çocuğum daha vardı. Neyse ki bulutlu ve yağmurlu günler ardından güneş parladı…
Dışarıdayken, çocuklarla gezinirken uykusuzlukla nasıl başa çıktım? Çıkıyorum biliyor musunuz?
- Herkes kahve der. Bence yeşil çay. Her gün içmeden duramıyorum; içine de birkaç damla limon sıkıyorum. Yanında ise bir parça bitter çikolata. Hangisi beni ayakta tutuyor bilmem; ama ikisinden de vazgeçemem.
- Dağınık ev iyidir ya da iyi annelerin evleri dağınıktır. Alınmak, gücenmek yok! Enerjimi tüm gün arkalarından oyuncak toplayarak geçirmiyorum. Artık. Biri odasını küçük lego parçalarıyla, diğeri evin geri kalan odalarını eline geçen herşey ile dağıtırken onlarla nasıl başa çıkarım ki? Kabullendim.
- Arkadaşlarla buluşmak iyidir. Çay-kahve içmek için, çocuklar parkta oynarken laflamak için, değişik mekanları keşfetmek için birçok arkadaş edindim burada. Hem Skype ve Viber sayesinde Türkiye’deki arkadaşlarıma bile ulaşabiliyorum bazen.
- Televizyon en iyi bakıcıdır. Alaz bebekken ekransız büyüteceğim, 2 yaşında 10 dakikadan çok ekrana bakmayacak diye çabalamıştım. Şimdi, küçük uyuyorken, Alaz’a televizyon açıyorum. Ben de ya yemek yapıyorum, ya blog yazıyorum, ya da boş boş oturuyorum.
- Hesap yapmıyorum. Ne kadar az uyuduğumun hesabını yaparak tüm gün söylenmekten sıkıldım. Arada bir söylenesim gelse de sevgili kocam dürtüyor. Bana ‘Gece nasıl geçti?’ diye sorma o zaman diyorum. Çünkü %99 vereceğim yanıtın kibarcası ‘korkunç’ olur!
- Yemek yapmıyorum. Eni-konu yani. Sebzeleri tencereye doldurup çorba yapıyorum, buharlı pişiricide 3 katta aynı anda sebze-pilav yapıyorum veya makarna. Bu arada karı-koca et yemeyi bıraktık. Evde. Dışarıda yiyoruz; ama evde sadece çocuklar için et pişiyor. Bize de salata 🙂 Çikolata ve Ovamaltine bisküvi ile M&M fıstıklısı olmadan elim ayağım titriyor! Bu tehlikeli ve lezzetli üçlüden canım sıkıldıkça, uykum geldikçe, çocuklara sinirlendikçe yiyiyorum. Tabii bu arada lise çağlarımdaki kiloya düştüm; 48.
- Müzik dinleyip dans ediyoruz. Beliz huysuzlanıp kucak istediğinde, Alaz’ın kıskançlığı tuttuğunda veya yağmur ve soğuk hava canımızı sıktığında yüksek ses ile müzik açıp dans ediyoruz. Beliz ile ikimizin favorisi ‘Bütün Kızlar Toplandık’, Alaz ise Athena hayranı. Ritm yüksek yani!
- Erken yatmak her akşam planlarımın başında olsa da, olmuyor. Akşam 10 gibi yatmak için hazırlığım başlıyor. Yatakta son kez Instagram ve Twitter ve Facebook kontrol edildiğinde 11’i geçirmiş oluyorum ve hemen uyumaya çalışıyorum. Biliyorum ki 15 dakika veya 2 saat sonra uyandırılacağım!
- İtiraf etmeliyim ki Alaz’ı okuldan almak benim gün içindeki en basit motivasyonum. Bu sayede günü önceden planlayabiliyorum; alışveriş, gezi, park, müze, arkadaş toplantısı vs.
- Herşeyin ters gittiği o günlerden biriyse, çocuklar uyuduktan sonra bir kadeh şarap ve koltuk eşliğinde birkaç bölüm ‘How I met your mother?’ izlemek beni o benden alıp taa New York City’deki o bara götürüyor.
Dip Not: Çocukları erken yatırıyoruz. En geç 8’de ikisi de uyumuş oluyorlar, normal şartlarda…
Resim : https://www.flickr.com/photos/rinoninha/
4 Yorum Var
🙂 Yeşil çayda baya ciddi düzeyde kafein var, işe yaraması ondandır.. Beni de haftada 1-2 defa içtiğim kahve tüm gün Duracell tavşanı ediyor, o kadar korkuyorum ki alışacağım diye mutlaka ihtiyacım olmadan "camı kır kahveyi al" yapmıyorum 😀 Kolay gelsin!
Ps. Bu sıra kış tatili planlıyorum, sayfanda gezinip duran kişi benim 😀
Nedense yeşil çay her bir şeye faydalı olduğundan bana çok masum geliyor 🙂 kafeini hesaba katmadım hiç. Gez, gez, güzel birşey bulursan bana da haber ver :)) Bazen unutuyorum yazdıklarımı bile.
Yeşil çay ben de her sabah içiyordum, fakat arkadaşımın dişçisi, dişleri sarartığını söylemiş. Bıraktım.
Hmm… bir araştırayım bu konuyu. Teşekkürler…
Sevgiler!