Türkiye’deki terör olayları, Suriye’ye komşu olma durumu ile ilgili birçok soru geliyordu bize. ‘Tatile gidelim mi? Güvenli mi? Antalya, İstanbul, Bodrum, X bölgesi nasıldır?‘ türünde…
‘Gidin, biz gidiyoruz. Ailemiz orada yaşıyor. Güvenlidir!‘ dedik daha düne dek. Çünkü ne yalan söyleyeyim, aklımızın ucuna gelmiyordu işlerin bu denli çığrından çıkacağı… Büyüyeceği… Barış için toplanan insanların Ankara’da öldürüleceği, hatta toplantıya katılmayan ve o meydandan işleri sebebiyle geçenlerin yaralanacağı…
‘Turistsiniz; mitinge, eyleme katılmazsınız, kalabalık ortamlarda bulunmazsanız birşey olmaz…‘ diyorduk… Biber gazı, toma malum. Kimseye güllük gülistanlık, pembe bir ülke de çizmedik.
İsviçreli karşı komşum, hem hamile hem de ufak çocuğu var, bu haftaya İstanbul ve ardından Bodrum gezisi planlamıştı. Bugün gördüm, gitmemiş… ‘İptal etme, korkmana gerek yok‘ diyemedim…
Ankara’da yaşanan patlamanın ardından İngiltere ve Almanya da, Türkiye’ye gidecek vatandaşlarını uyarmış.
‘Gösterilerden, büyük toplantılardan uzak durun!‘ demiş…
Terör nedeniyle Türkiye için seyahat uyarısı yapan diğer ülkeler ise:
ABD, Fransa, İtalya, Kanada, Polonya, Belçika, İsviçre, Avusturya, İrlanda, Yeni Zelanda, Danimarka, Hollanda ve İran.
Tehlikenin farkında mısınız?
Üzgünüm… Diyecek, yazacak birşey bulamıyorum… Dışarıdan bakınca hayatın normal olmadığı, savaşa bulaşmış, kana bulanmış bir ülke görüyorum. Dilini konuştuğum, çocuklarıma öğrettiğim kendi ülkem, sevdiklerimin olduğu yer orası.
Nasıl değiştirebiliriz bu durumu?