Almanca Rheinfallen, İngilizce Rhine Falls diye adlandırılan Avrupa’nın en büyük şelalesi İsviçre’de bulunuyor. Schaffhausen ve Zürih kantonları içerisinde yeralan şelale 150 metre genişlikte ve 23 metre derinlikte.

The Rock, üzerinde insanlar ve ona yanaşmış sarı bot

6 ülkeden (İsviçre, Liechtenstein, Avusturya, Almanya, Fransa ve Hollanda) akan Rhine, bizim bildiğimiz Ren Nehri yani, 1320km uzunluğunda ve Rotterdam’dan Kuzey Denizi’ne dökülmekte. Nehir, hem endüstri alanlarından hem de tabiatın en güzel olduğu yerlerden akıyor. Biri de Rhine Falls…

Schloss Laufen isimli eski kalenin olduğu güney bölüme arabamızı park ettik. Park ücreti yok; ama Schloss Laufen’e giriş ücreti 5 İsviçre Frankı. Nehrin kuzeyinden gelirseniz de, park ücreti var; ama giriş ücretsiz!

Wow! Seyretmesi bile heyecanlı…

Çağlayan suyun sesi ile büyülenirken, şelaleye karşı yol alan ve nehrin ortasındaki kayalığa yanaşan botları izledik. Manzara muazzamdı. Rhine Falls ortasındaki The Rock, kayalık ve oraya tırmanmak müthiş bir deneyim. Saniyede 700 bin litre su akan bir şelalenin ortasında olmak eşsiz bir duygu olmalı. Bebek arabası ve Beliz ile bota binmek, yalpalanan o bot ile köpüren sular arasında şelaleye doğru ilerlemek bana göre değildi. Bu macerayı henüz küçük olan çocuklarımla yap(a)madım; Beliz anlamasa da Alaz’ı korkuturdu. Yaşları büyük olan çocuklar için müthiş eğlenceli olacağından eminim.

Bizim sevgi yumakları!

Yanımızda bebek arabası olduğundan bol iniş çıkışlı dar merdivenleri de kullanamadık. Sling/kanguru burayı gezmek için ideal olur. Bebek arabası, engelli araçları ve bisiklet için uygun olan Rheinfallweg köprüsünden, aynı zamanda tren yolu da, geçerek nehrin kuzeyine ilerledik. Manzara her noktadan muhteşemdi.

Köprü üzerinde çiftlerin kilit bıraktıklarını gördük. Bana kalsa saatlerce kalırdım o köprüde; ama eşime pek gürültülü geldi çağlayan suyun sesi. Alaz kurumuş yaprakları suya atarak ne kadar hızla ilerlediğini gördü.

Nehir, 11. asırdan beri ticari amaçla kullanılıyor. Hatta eski bir değirmen nehrin kuzey kıyısında durmakta. Zamanla vagon fabrikası ve alüminyum fabrikası da su gücünden faydalanmak amacıyla kurulmuş. Elbette turizm önemli bir yere sahip, öyle ki İsviçre’de en çok turist gördüğüm gündü. Hatta en çok Türkçe duyduğum gün!

Nehrin kuzeyi daha kalabalık ve kentsel. Kafeler ve restoranlar ile istasyon da bulunmakta.

Beliz ve Alaz sebebiyle bota binemedik ve şelale ortasındaki kayalara tırmanamadık. Oysa yaz mevsiminde botlardan suya atlamak bile mümkün oluyormuş. Bence oraya gitmişken bota da binmek gerek. Akşamları çok romantik olduğu yazılı. Zürih’e oldukça yakın olduğundan bir akşam çocuksuz kaçamak yapabilir ve bota da binebiliriz belki?

Köprüde bir romantik!
Yazar

2 Yorum Var

  1. Ne güzel bir yazı olmuş elinize sağlık. Size bir şey danışacaktım, tecrübelerinize dayanarak. 1 kızım var 26 aylık. Şuanda tek problemimiz yemek yemek. Şuana kadar beslenmesine çok önem verdik. Sağlıklı şeyler yedi hep çok şükür. 1,5 yaşına kadar da iyiydi. Ama yemeği yemekte yiyen, sonra başka tatları denemeye uzak bir çocuktu. Herşeyi ağzına sokup tadına bakmak istemez. Hep temkinli nedense 🙂 Hatamız ise yemek yedirirken önüne oyalanıcak birşeyler verip, o oyalanırken yedirdik maalesef. Ama günlük tüm besinleri aldı. O kadar seminerlere gittim, okudum, araştırdım ama uygulama sıfır 🙁 Neyse 2 yaşından sonra iştahı iyice azaldı. Çok çok az yiyor. Meyve olarak muzun dışında bir meyveyi eliyle tutup yemedi. O da nadir zamanlarda. Henüz kendi yemek istemiyor yemekleri. Bizde zorlamıyoruz, ne zaman isterse. Çok çok üzülüyorum. Şöyle iştahlı çocukları kıskandığım kadar hiçbir şeyi kıskanmadım inan 🙂 3 aydır hiç kilo almadı hatta. Dr umuz akışına bırakın diyor. Ama içim rahat değil. Anneye en büyük destek anne tecrübesidir düşüncesiyle size danışmak istedim. Ne yapmalıyım sizce? Çok teşekkürler. Sevgiler Serpil

  2. Merhaba Serpil,
    Bir an kendi oğlumdan bahsediyormuşsun gibime geldi. 🙂 Senede 1kg alan bir oğlum var benim, inan. Kelin ilacı olsa diyeceğim sana… Açıkçası yurtdışında doktorlar diyorlar ki, eğer ki çocuk aktifse, sağlıklıysa kilosu falan önemli değil. Şeker/çikolata yerine meyve yiyorsa yeter. Bir de kitap keşfettim, hatta keşke Alaz bebekken bulup okusaydım diyorum ki yemiyor diye üzüldüğüm günlere yazık.

    My Child Won't Eat!: How to enjoy mealtimes without worry
    Carlos González
    Türkçe çevirisi http://www.idefix.com/kitap/cocugum-yemek-yemiyor-carlos-gonzalez/tanim.asp?sid=K4DFE0ZENY0Y2GNLTLK2
    bu olabilir. Okuyun ve rahatlayın derim.
    Sevgiler, Deniz

Yorum Yaz

Pin It
Bu sitedeki tüm içerikler Digital Millennium Copyright Act ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu'na istinaden koruma altındadır. Buradaki hiçbir içerik (Yazı, Fotoğraf, Video vb.) site KULLANIM ŞARTLARI'nda da belirtildiği üzere izinsiz olarak kopyalanamaz, alıntı yapılamaz, başka yerde yayınlanamaz

© 2019 Tasarım Blogger Tasarım.