Yazıya başlamadan önce tahtaya vursam mı, ne yapsam?
Tatildeyken uyku açısından bizi hayrete düşüren olaylar oldu:
Alaz ilk geceden itibaren babanne ve dedesiyle, hatta onların ortalarında uyumayı kabul etti. Şimdiye dek yani B.Ö. (Beliz öncesi) geceleri babasıyla bile değil, illaki benimle yatardı. İlk gece uyuyana dek yanında bekledim. Diğerlerinde evdeki düzeni uyguladık; kitap, masal ve ‘sarılcak birşey‘ verip odadan çıktık. Anane evinde de aynı şekilde devam etti.
Beliz ise yolculuktan dolayı yorgun olmadığı akşamlar hariç evdeki düzenini sürdürdü. Bebek işte. Gerçi Alaz’da ben çok üzerine düşerdim: ‘Aman yeni ev yadırgar’, ‘Dur ağlamasın dedeler karışmasın’, ‘Gürültüye alışkın değil’ gibi birçok sebebim, sonucum olurdu. Beliz uyuyamadı mı, taktım slinge, aldım kucağıma, koydum yerine. Kapı kapalı, televizyon bangır bangır, dinleme cihazı bile yok! Rahattım, rahatım Alaz’a göre. O da rahat belki?
İki gece, Alaz’ı daldıktan sonra Beliz ile yattığımız odaya aldım. İlkinde Beliz sabah 5:30’da uyanıp Alaz’ı da uyandırdı. Kendi emip, oynayıp ardından fosur fosur uyudu. Zavallı Alaz o saatten sonra dalamadı tekrar uykuya, gün içinde perişan oldu.
İkinci gece ise, 3 gibi Alaz uyanıp su istedi. Tabii yüksek sesle. Alaz’ın sesini duyan Beliz, uyanmakla kalmadı. Sabah oldu zannedip abisine kıkırdamaya, çığlıklar atmaya başladı. Beliz’i memeye boğup Alaz’ın uyumasını sağladım. Ardından hala yatakta dans edip çığlıklar atan, sus demekten anlamayan Beliz’i 1-2 saat pışpışlamak durumunda kaldım. Sabah ezanı duyunca uyudu artık. Alışkın değil tabii ezan sesine…
Anlaşılan bir süre daha ayrı odalarda yatmaları şart!
Eve dönünce ikisi de kendi yataklarında yattı. Sabah çok erken kalkmaları dışında bir sorun yok, Türkiye saatine göre uyanıyorlar, düzelecek diye kendimi telkin ediyorum!
Resim: https://www.flickr.com/photos/demandaj/