Anne & baba gezmeyi, yolculuk yapmayı ne kadar severse sevsin çocukları doğuştan sevmeyebiliyor. Öğretmek gerek!
Alaz bebekliğinden beri dışarıda olmayı sevmişti. Bakınmayı, slingde uyumayı. Zaten uyumasa da olurdu. Öyle pek uykuya düşkün bir bebek değildi, hala uykuya düşkün bir çocuk değil.
İki kardeş birbirinden farklı. Beliz uykuyu seviyor. Yatağını çok seviyor. Slingde de uyuyor; ama 30-40 dakika, halbuki evde 2 saati buluyor öğle uykuları. Restoranda kucağımızda oturup bakınmayı sevmiyor, yatıp oyun halısında oynamayı daha çok seviyor, elbette evinde…
Alaz uçakta etrafına bakınır, kalkışta ve inişte emzirirken uyurdu; 30-40 dakika. Zaten onun maksimum uykusu 40 dakikaydı evde de. Beliz emerken uyumuyor – gece hariç-, emzirmek için kucağıma yatırdığımda ciyaklıyor eğer karnı aç değilse. Uyumayı seviyor; ama yüzükoyun. Şimdi dönmeye başladı eğer ki yan yatırdıysam ve sırtüstü döndüyse bir şekilde içine şeytan girmiş gibi bağırıyor! Yüzükoyun yatırınca melek…
Uçakta onu yüzükoyun yatırma olanağım yok, özellikle de iniş ve kalkış sırasında kemerler bağlıyken. Kulakları basınçtan acımasın diye emzirmem gerek; ama emmiyor. Emziği tıkıyorum ağzına (neyse ki onu alıyor) ağlarken onu da düşürüyor ağzından. Bu sebeple Londra uçağında hem giderken hem dönerken, hem kalkışta hem inişte ‘çoook’ ağladı. Hani diğer yolculara kulak tıkacı dağıtsam yeri! Yan koltukta oturan Alaz dahi kulaklarını kapatıyordu bir ara…
Tahminimize göre kulağı acıyordu. Bundan dolayı emmiyor, emmedikçe de daha çok acıyordu. Türkiye uçuşu için yanıma biberon almayı deneyeceğim. Belki o hoşuna gider.
Gitmezse de bizimle şimdiden Zürih-İstanbul uçuşu yapacakları uyarmış olayım. Bizim 4 aylık minik kızımızda uçak alerjisi var!