Londra’da alışveriş denilince ilk akla gelen Oxford Street olsa gerek. Fakat ben Regent Street’i daha çok severim. Belki de kavisli yapısından, daha geniş kaldırımları olduğundan… Mağazalar da daha seçkin sanki?
Bir de İngilizce’de ‘Shop till drop’ deyimi vardır ki, yorgunluktan yürüyemeyecek hale gelene dek alışveriş yap anlamına gelir. Ah nerde o günler?…
İki çocukla çıktığım Londra seyahatimizde, biraz da alışveriş yapmak istedim. Hem de iki çocukla! ‘Tecrübesiz garibim’ dediniz değil mi? Haklısınız… Ne yapalım İsviçre pahalı mı pahalı bir ülke, baba kişisi hem işte hem de alışverişi hiç sevmez. Yaptım bir delilik. Aldım çocukları Long Acre’ye gittim. Sevdiğim mağazalar orada; Gap Kids 🙂
Biri pusete öbürü slinge, biri pusette diğeri elimde derken Londra kalabalığı ile o alışveriş süresi ancak 30 dakikayı buldu. Onun da son 15 dakikasında ikisi de uyuyordu! Ertesi gün bir yerden dönerken babanın boş anına denk geldi, kendimizi gene oralarda bulduk. Bana önceki gün ‘Gezgin anne over!’ derken, kendisi o caddede 5 dakika yürüyemedi. ‘Biz eve gidelim sen takıl’ dedi. Beliz’in işkence saatini düşünerek ‘Bir saat yeter bana hadi size bye!’ deyip koşa koşa kendimi bir o mağazaya bir bu mağazaya at(a)madım elbette. Ancak 2 mağazaya vaktim yetti; ama o kısa sürede neler aldım neler. Zamanı nasıl verimli kullandım inanamazsınız! En güzeli de rahat rahat kıyafet deneyebildim.
Siz yine de Oxford Street’e gidin, bana bakmayın. Gidin; ama tüm günü ayırın Regent Street’i de görün. Primark’a girmeyin, yoksa tüm gün çıkamazsınız. Çocukları da mümkünse götürmeyin ki keyifle rahat rahat bakının. Onlar babalarıyla Hyde Park’ta dolaşsın…
Resim: https://www.flickr.com/photos/hugonidaguila/