Birkaç hafta önce doktor kontrolüne Bahnhofstrasse’ye gitmiştim. Tesadüfen rengarenk sebze, meyve ve çiçek satan organik bir pazara denk geldim Bürkliplatz’da. İlk gidişimde hazırlıksız yakalanıp bol fotoğraf çekmekle, sadece birkaç çeşit meyve almakla yetindim.

Pazarın en önemli özelliği, adım atacak yer olması 🙂

İkinci gidişimdeyse pazar çantam, bozuk ve nakit paralarım dahil hazırdım. Meyve ve sebzelere ilaveten balık, ekmek, peynir, yumurta, saksıda satılan maydanoz ve fesleğen dahi aldım. Açıkçası Türkiye’de her pazarda bulunan bu basit şeyler, Londra’dan sonra bana hazine bulmuşum gibi geldi. Çünkü Londra’da en taze sebze ve meyve için yakınlardaki Türk marketlere giderdik ki orada bile buruşuk biber, yumuşak salatalık satılırdı genelde.

Bürkliplatz’daki bu market hem göze hitap ediyordu; hem de çeşitleri ve tazelikleriyle mideye. Tabii insan bir de hamile olup da iri Türkiye şeftalisi, inciri buldu mu nasıl seviniyor bilemezsiniz 🙂

Taze çiçekler
Kuru çiçekler ve mis kokulu lavanta demetleri

Çiçeklerse ayrı bir alem. Taşıyabilsem her birini alacağım o kadar! Tabii fiyatlar Türk pazarıyla karşılaştırılamaz bile. Domatesin kilosu 10 Frank’tan başlıyor 🙂 İncirin tanesi 1.5 Frank… Dünya’nın en pahalı ülkelerinden birinde olup da organik pazara gidersen böyle olur tabii. Neyse…

İsviçre peyniri diye birşey yok, İsviçre’de çok çeşit peynir var…

Bu hafta gittiğimde sabah akordeon sesleri geliyordu. Kafamı uzatıp baktım, bir yaşlı çift pazar tezgahları arasında müzik yapıyordu. Dönüşte uğrarım dedim; ama dönmem 11’i bulmuştu. Baktım toparlanıyor herkes. ‘Domates alabilir miyim?’ diye sordum. ‘Yok, yok‘ dercesine telaşla başından savdı beni her zaman güleryüzle ve İngilizce cevap veren insanlar. Arkamı dönünce polis tarzı üniformalı görevlileri gördüm. Meğer saat 11’de bitiyormuş pazarın süresi ve bu saatten itibaren satış olursa ceza kesiliyormuş. İsviçre kuralları işte!

Akordeon çalan teyze ve amca.

Ben hep Salı günleri denk gelmiştim, Cuma da kuruluyormuş. Sabah 6:00 ile 11:00 arasında. Olur da yakınlarından geçerseniz, peynir ve çiçeklerin yanı sıra mantarlara da bakın. Envai çeşit mantar yetişiyor bu ülkede. Hatta restoranlarda etli ve mantarlı yemekleri denemeniz tavsiye edilir…

Çarşıdan aldım bir tane eve geldim çok tane…

Bürkliplatz dışında 5 yerde daha kuruluyormuş bu organik pazarlar. Linki burada. Cumartesi günleri de aynı yerde ikinci el eşya yani bit pazarı kuruluyor…

Cuma sabahı da Alaz’la birlikte gittik. Boyu, pazar tezgahlarının az üzerine yetişen Alaz’a taze kornişon salatalık ikram ettiler. Hapur hupur yedi bizimki. Ekmek reyonunda da kurabiye… Ben Almanca onlar İngilizce bilmeden çat-pat anlaşabilsek de çocuklara karşı davranışları hoşuma gitti.

*Frau, tüm mektuplarda bana hitap şekli yani bayan demek. Miss, Misses, Madam, Bayan, Kadın derken bir de bu çıktı başımıza…

Yazar

2 Yorum Var

Yorum Yaz

Pin It
Bu sitedeki tüm içerikler Digital Millennium Copyright Act ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu'na istinaden koruma altındadır. Buradaki hiçbir içerik (Yazı, Fotoğraf, Video vb.) site KULLANIM ŞARTLARI'nda da belirtildiği üzere izinsiz olarak kopyalanamaz, alıntı yapılamaz, başka yerde yayınlanamaz

© 2019 Tasarım Blogger Tasarım.