London Eye |
Geçen hafta evlilik yıldönümümüz nedeniyle Southbank’te ara sıra Meksika yemekleri yediğimiz yere gidelim dedik. Bu hafta geçici olarak Pimlico‘da kaldığımızdan, Millbank’dan geçip Westminster’a varmak ve BigBen yanındaki köprüyle Southbank’e yürüyerek gitmek sorun olmazdı. Her ihtimale karşı epeydir rafa kaldırdığımız Alaz’ın Maclaren baston pusetini yanımıza aldık. Alaz da ondan inmedi ta ki Southbank Centre önündeki kaydırakları görene dek…
Londra merkezinde bebek arabası kullanmak sorun değil. Köprülerde de asansör oluyor genellikle. Toplu taşıma içinse otobüsü tercih etmeniz gerek. Çünkü metro istasyonları, özellikle de yoğun saatlerde, çok kalabalık ve istasyonların çoğunda asansör bulunmuyor. Tren de güzel bir opsiyon tabii ki.
Westminster, Parlemento Binası |
Westminster her zamanki ihtişamıyla büyüleyiciydi. Bir milletvekilini kaskını takmış, bisikletiyle binadan ayrılırken gördük. Big Ben’in de çanları çalıyordu tesadüfen. Elbette bu bölüme geldiğimizde yoğun turist kalabalığıyla karşılaştık. O kısımdan sonra yürümek çok vaktimizi aldı. Sea Life London Aquarium ve London Eye derken ufak bir turistik gezi yapmış olduk biz de. Jubilee Gardens’daki oyun parkını hatırlayan ve oraya yönelen Alaz’ın dikkatini dağıtıp Royal Festival Hall’a vardık.
Nice yıllara! |
Las Iguanas, Meksika ve Brezilya yemekleri servis eden, çocuk dostu bir restoran. Hatta bebek maması bile var, Alaz’a zamanında getirmişlerdi. Londra’ya geldiğinizde yemek için öneririm. Hatta yemeği beklerken Southbank Centre terasında birşeyler içebilirsiniz. Londra’da çılgın bir yaz hüküm sürdüğünden yemek için yarım saat bekleyeceğimiz söylendi. Yer ayırtmamanın cezasını kaydırak sırasında bekleyerek ödedik.
Geçen sene Alaz’ın girdiği fışkiyeler! |
Southbank Centre terasında adım atacak yer yoktu. Fakat, tam oraya 3 dev kaydırak yerleştirmişlerdi bu yaz. Her sene yaz mevsimi boyunca çeşitli atraksiyonlar düzenleniyor, farklı temalar yaratılıyor bu alanda. Geçen yazı burada ve burada anlatmıştım. Alaz zaten kaydırakları görünce bizi ve açlığı unuttu. Bir saate yakın kaydıktan sonra yemeğimizi yedik.
Çocuklar için olduğu kadar yetişkinlerin de faydalandığı kaydıraklar |
Sonrasında National Theatre’a dek yürüdük. Saatler 9’u geçtiğinden ortada çocuk kalmamıştı (Alaz ve birkaç turist çocuğu hariç); ama cıvıl cıvıl bir yetişkin kalabalığı vardı her yerde. Malesef Alaz yemeğini yemediği için atlıkarıncaya binemedi, öncesinde öyle anlaşmıştık. Nehir kıyısında birkaç dakika canlı müzik dinleyip evin yolunu tuttuk.
Donmuş yoğurt yeme sırası |
Thames nehri kıyısına kurulmuş geçici bira/sosis barları |
Londra yazları daha güzel, kesin bilgi!