Ocak ayında ilk kez gittiğimiz bu müze, Londra merkezde olmasa da, metro ile merkezden birkaç durak uzakta.

Alaz metronun yaklaşmasını izlerken

Müze’nin girişi, Bethnal Green metro istasyonu çıkışına yürüyerek birkaç dakika uzaklıkta. Zaten büyük binayı görmemek imkansız. Müzeye giriş ücreti yok.

Very Hungary Caterpillar

İçeri girdiğimizde çocuklar için resimli bir masal gösterisi başlamıştı. Şu herşeyi yiyip bitiren sonra da kelebek olan tırtılın masalı bir görevli tarafından okunurken, diğer bir görevli de perde ardında resimlerle oyun yapıyordu. İlk 10 dakikayı burada geçirdik. Alaz da diğer çocuklar gibi merak ve hayret içerisinde izledi. Acıkmış Tırtıl ardından filli başka bir hikaye başladı.

Müzenin giriş katı

Müze, asma katlar da dahil 4 kattan oluşuyor; zemin kat hariç tümü açık plan şeklinde. Girişte bebek arabasını parketmek için uygun yerler var. İsteyen yanında da gezdirebilir, asansör mevcut.

Eski tip oyuncaklar

Camekanlar ardında birçok devirden farklı oyuncaklar var. İtiraf etmeliyim ki, her birine bakamadık bile. Giriş katındaki bu bölümde oyuncak yapımında hayal gücünün önemi anlatılıyor.

Eski mayolar

Masallı gösteri bitince, en üst kata çıktık. Bu kısımda plaj ve deniz kıyısı teması vardı. Elbette bir de kum havuzu çocuklar oynasın diye.

Değişik oyunlar ve oyuncaklar farklı yaş gruplarının ilgisini çekmek için ara ara yerleştirilmiş 
Kum havuzu

Alaz kumu görür görmez havuza girmeye çalıştı. Ayakkabı ve çoraplarını çıkarıp oyuncakların bulunduğu havuza saldık. Tabii oradan çıkaramadık. O havuzda oynarken üst katı önce ben gezdim, sonra da babası. Etrafta küçük jetonlarla çalışan türlü oyuncaklar, (tipik İngiliz sahil kasabasında olan türden), Punch & Judy kukla karakterleri ve oynatma kutuları (bizdeki Karagöz ve Hacivat gibi), bir de Savaş Oyunları bölümü vardı. Onu başka bir yazıda anlatacağım.

Haydi gidiyoruz!

Oyuna kendini iyice kaptıran Alaz, birkaç saat ortada görünmesek eminim bizi aramazdı! Haydi oğlum gidiyoruz, 10 dakika, 5 dakika derken sonunda kum havuzundan çıkmaya ikna ettik.

Müzenin görünümü

Müze, çok büyük değil; ama bir çocuk müzesi için devasa. Giriş katında resepsiyon ve hediyelik eşya bölümlerinin yanı sıra, kocaman bir alan da kafeterya olarak planlanmış.

1837-1901 Victoria Dönemi

İkinci kattaki bu bölümde, eski dönemde bebeğin giyinmesi ve yıkanması ile ilgili eşyalara yer verilmiş. Bebeğin isim töreni için kullanılan kıyafetler oldukça ihtişamlıydı.

Çocuk oyun alanı

Daha önce de yazdığım gibi, sergilenen eşyalar arasında ara ara çocukların oynaması için uygun alanlar hazırlanmış. Bu kısımda rahat koltuklar, renkli oyuncak çiçekler yeralıyor.

Günümüzün oyuncakları gerçek eşyaları yansıtıyor. 
Role playing (Evcilik)

1960’larda role playing önem verilen bir oyun tarzı olmuş, çocukların kendilerini ve etrafındakileri keşfetmeleri. Bu oyuncak bebekleri konuşturmaları, yani gerçeğe yakın hikaye uydurmak önemli bir gelişim göstergesi.

1837-1901 Victoria Dönemi’nde uyku

O dönemin doktorları, uykunun bebek için faydalı olduğunu anlatan birçok kitap yazmış. İşin kötü yanı bunu öğrenen aileler bebekleri uyusun diye çeşitli iksirler hazırlamışlar, bir çoğu afyon bitkisi içeren! Bu sadece Britanya’da değil Türkiye’de yaygınmış bir zamanlar. Anneannemin ikiz arkadaşlarına bebekken çok ağlıyorlar diye babası haşhaş vermiş. Bebekler bir gün boyunca uyanmayınca, öldü zannedip karla kaplı pencere önüne yani dışarıya, kokmasınlar diye koymuş aile. (Evet gerçek bir olay kendilerinden dinledim ve evet 70 sene önce bunlar normalmiş) Tabii soğuğu hisseden bebekler başlamış ciyaklamaya. O bebeklerden biri, geçen hafta aramızdan ayrıldı; ama ikizi yaşıyor hala.

1837-1901 Victoria Dönemi’nde yemek

İlk mama sandalyeleri health&safety (sağlık güvenliği) kuralları gereği 1837’den itibaren kullanılmaya başlamış. Ben ve kardeşim çocukken mama sandalyesi kullanmadığımızı hatırlıyorum, Türkiye’ye daha geç gelmiş olmalı. Bu dönemde biberonlar da cam malzemeden üretilmeye başlanmış içindeki kir görülebilsin diye. Ah sterilizasyon sen ne zaman keşfedildin kim bilir?

1902-1920 Dönemi oyuncakları

Fiziksel gelişime katkısı olan oyuncaklardan biri bebek arabası, kolları güçlendirir ve dengede kalmayı öğretir.

Emzirmenin önemine dair bir heykel
En beğendiğim yer, oyuncak evler

Şu evin muhteşemliğine bakar mısınız? İçindeki detaylara? 1900’lerdeki Devonshire villalarından biri. Londra’da aslı bulunan bir ev. Loebl ailesi için yapılmış. Siz göremiyorsunuz belki; ama orta katta sağdaki oda çocuk odası. Odanın büyüklüğü ve içindeki envai çeşit oyuncak insanı hayrete düşürüyor. Gerçi ben en çok alt kattaki mutfağı beğendim tabii ki.

Sorun şu ki, şimdilerde Londra evleri o kadar küçük ki çocuk odasına ancak bir yatakla dolap sığıyor. Nasıl kendi kendilerine oynasın da bilim adamı olsun bu çocuklar?

Toy house bölümündeki oyun alanı

Alaz’ın oyuncak eve ilgisini ilk kez burada gördüm. Fakat sorsam, trenleri hala daha çok seviyor.

1860’da Mrs Bryant Pleasure isimli eser. Bayanın kendi evinin tıpatıp aynısı. O zamanlarda evin içinde tuvalet bulunmuyormuş. Yatak odalarında el-yüz yıkamak için lavabo var. Biz de ev aradığımız dönem eski evlerin yatak odasında lavabo bulunmasını garipsemiştik. Kırmızılı duvar kağıdı, 1860’ların modasıymış.

Bu da o zamanların lazımlığı
Hala 2. kattayız. Legoların bulunduğu çocuk oyun alanı
Role playing – evcilik, bakkalcılık, doktorculuk…

Rol yapılarak oynanan oyunlar, çocukların gerçek dünyayı tanımaları ve anlamaları için önemli. Çocuk gelişimine katkısı ise çok büyük. Özellikle de hayal gücünü kullandıkları zaman.

Sonunda 1. kata inebildik.

Alaz’ın tren aşkı… Her ayrıntısı düşünülmüş, birçok trenin gidip geldiği camekan içinde bir köy maketi, istasyonu, deresi, gölü, parkı, evleri, herşey düşünülmüş. Loebl ailesinin evi bizde olsa, Alaz’ın odasına bunun az küçüğünü yapardım.

Minik minik oyuncaklar
Başka bir çocuk oyun alanı. Konu; robotlar
Bir başka favorimiz: Tekerlekli oyuncaklar

Robotlar, trenler, tekerlekli oyuncaklar, üzerine binilen atlar derken Alaz biraz yorulmuştu. Kafede yemek molası verdik. Çocuklar için menülerin de bulunduğu, yemeklerin taze ve güzel olduğu kafede biraz dinledik. Zemin katta ekstra masa ve sandelyeler de var. Hatta evden veya dışarıdan yiyeceğini getirenler, o bölümde oturabiliyor. Tuvaletler de zemin katında. Çocuk müzesi olduğundan bez değiştirme ve aile odası mevcut.

Giriş katını geziyoruz

Yemekten sonra keyfi yerine gelen Alaz en çok bu disko bölümde çocuklarla oyun oynarken eğlendi. Yorgunluk sınırını aştığı ve uyku saati geçtiği için enerji patlaması yaşıyordu.

Girişte bir oturma alanı dizaynı
İlkokul öğrencilerinin hazırladıkları sandalye projeleri

Tahmin edeceğiniz gibi Alaz’ı müzeden çıkarmak hayli güç oldu. Metroya ve trene bineceğimizi söyleyerek ikna ettik. Metroda bir grup kanguru kıyafeti giymiş genç vardı. Avustralya ile ilgili bir spor müsabakası vardı. Londra’da yaşamanın güzel yanlarından biri. Kanguru kıyafeti giyip gezsen kimse laf etmez 🙂 Alaz onları ilgiyle izledi, onlar da Alaz’a şakalar yaptılar ellerindeki bebek kanguruyla. Trene biner binmez Alaz’ın uyuyakaldığını yazmama gerek yok.

Yarım günde de gezilebilen bu müze, küçük çocukların oyun alanlarında, yemekte ve tuvalette oyalanmalarını gözönüne alırsak tüm günü harcayabilir.

Yazar

Yorum Yaz

Pin It
Bu sitedeki tüm içerikler Digital Millennium Copyright Act ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu'na istinaden koruma altındadır. Buradaki hiçbir içerik (Yazı, Fotoğraf, Video vb.) site KULLANIM ŞARTLARI'nda da belirtildiği üzere izinsiz olarak kopyalanamaz, alıntı yapılamaz, başka yerde yayınlanamaz

© 2019 Tasarım Blogger Tasarım.