Çocuklarıyla seyahate çıkmayan ailelerin en büyük bahanesi, çocukların yaşı.
‘Yaşı çok küçük, hatırlamaz…’ ya da ‘Yaşı çok küçük, anlamaz’. Halbuki daha önce de yazdığım gibi, müthiş abartılı doğum günleri yapmak farklı mı? Onları da büyük ihtimalle hatırlamayacaklar.
Çocuklar hatırlamaz diye bazı şeyleri erteleyerek, aslında kendi hayatımızdan kendi seyahat anılarımızı mahrum bırakıyoruz. Bir daha ben ya da sen 30, 35, 40 yaşında olacak mıyız?
Çocuklar bu seyahatleri hatırlamayacaklar belki; ama sen hatırlayacaksın. Ben hatırlayacağım. İtalya’daki süs havuzlarının başında dondurma yalayıp dans ettiğini, San Francisco’daki deniz aslanlarına bakarken aklının çıktığını, Gran Canaria’da garsonlar ona ‘çikito’ dediklerinde onun da ‘Halo!’ demeyi öğrendiğini, Japonya’daki budist tapınaklarını ziyaret edenler gibi ellerini kavuşturup ağzını suyla yıkadığını, Malta’da karaya vuran deniz analarını elleriyle toplayıp denize attığını, Londra’daki akvaryumda vatozların üzerindeki cam köprüden geçerken korkudan koynuma saklandığını ben gülümseyerek hatırlıyorum ve yeri geldiğinde ona da anlatıyorum. Bazen videosunu, fotoğrafını gösteriyorum. Bazen kendisi de hatırlayıp devamını bana anlatıyor.
Geçmişimiz neyse geleceğimiz de odur derler; bence geçmişte anlatılanlar geleceği de şekillendiriyor. Yoksa neden 7 yaşında Meksika’ya gitmek ve balina köpekbalığı (whale shark) görmek için dalgıç olmak istesin? Küçük olan bile bir sabah kahvaltıda ‘Avustralya neredeydi anne?’ diye aklına gelip sorsun. Alaz bizim öğrencimiz oldu (hala da öyle), Beliz de Alaz’ın öğrencisi bu hayatta.
‘Nasıl olsa hatırlamayacaklar’ hayatı deneyimlememeleri için geçerli bir neden mi?
Uçakta |
Çocukken sürekli bir yerlere giderdik biz de; ama çok uzaklara değil. İlkokul yıllarında en iyi hatırımda kalanlar da o uzaklara nadiren yaptığımız yolculuklar oldu; biri Konya ve Beyşehir idi, diğeri de Antalya’nın şelaleri. Ramazan olduğunu anımsıyorum; çünkü yolda, Burdur’da iftar için yemek molası vermiştik. Fotoğraflar olmasa bile ne yediğimizi hatırlıyorum. Dönüşte Pamukkale’ye uğradığımızı da…
En çok üzüldüğüm, böyle bir seyahati neden anneanne/babaanne/dede ile yapamadım? Yaz tatillerinde onlarda çok sık kaldım, güzel anılarım da var tek tük hatırımda; ama özel bir yolculuk yapsaydım onlarla, keyifle hatırlayacağım daha çok anım olurdu sanki. Geçen sonbahar Paris’e anneanneleriyle birlikte gittiler örneğin. Beliz küçük; ama eminim Alaz bunu ileride de hatırlayacak.
Ne yazık ki eskiden tatil, yolculuk, seyahat çok nadir kullanılan terimlerdi. Yazlıklar vardı zaten. Gezmeye gerek yoktu. (O da ayrı bir alem) Birçok aile maddi sebeplerden dolayı da seyahat edemezdi, hala da öyle çok aile var.
Önceliği geçinmek olanları değil; önceliği araba almak, ev almak, bir ev daha almak olanları kastediyorum. Ne çok şey kaçırıyorlar hayatta… Ne çok gülümseten anısı olacak bir yerlerde halbuki.
Çocuklar, diyordum. Oyuncak değeri bile bilmeyen bir nesile ilerisi için verebileceğimiz tek şey gülümseten anılar, üzerinde – arkasından konuşacağımız mutlu fotoğraflar, deneyimlerle dolu, hayata anlam katan unutulmayacak hatıralar… O yüzden ertelemeyin. İleride pişman olmayın. Onlar unutsa bile biz unutmayacağız ve bazen yorucu da olsa, buna kesinlikle değer…
1 Yorum Var
Süpperr harikaaa bir yazı..kulağımıza küpe olsun..ama ben de istek max zaten😍🙏