2008 yılında eşimle başbaşa romantik şehir Paris’te bir tatil yapmıştık. Romantiklikten çok şehri karış karış gezdiğimiz, her köşe bucağını gördüğümüz, eve dönünce ancak dinlenebildiğimiz bir sırt çantalı seyahat olmuştu.
Eurostar treniyle Londra-Paris yolu katetmek iki saat sürmüştü, dolayısıyla hiç yorucu olmamıştı. Ada ve Avrupa arasını tren yoluyla katetmenin kolaylığı işte. Şehir merkezinden binip şehir merkezinde inmiştik trenden. Kaldığımız otel Eyfel (Eiffel) Kulesi’ne yürüme mesafesinde olsa da, odası çok küçüktü ve gezerken farkettik ki kalmak için çok daha güzel bölgeleri vardı şehrin.
O birkaç günde neler yaptık neler… Eyfel Kulesi‘nin 1665 basamağını tek tek çıktık,
O sıralar delisi olduğum Da Vinci şifresinden ötürü Louvre Müzesi‘ni saatlerce gezdik, d’Orsay Sanat Müzesi’nin kuyruğunda saatlerce bekledik,
Montmartre ve Sacre-Cour’e gittik hatta o civardaki Amelie filminin mekanlarını bulduk ve Amelie Poulin’in çalıştığı kafede yemek yedik (nedense?)
Nehrin ortasındaki Notre Dame Katedrali’nin etrafını gezip Notre Dame’in kamburunu andık (Bana su verdi…)
Luxembourg Bahçeleri’ni dolaştık,
Seine Nehri kıyılarında yürüdük, Paris’li gençler gibi nehrin kenarında oturup öğle yemeği yedik,
Rodin Müzesi’ni gezdik, Cours Saleya marketinde dolandık, Arap Dünyası Enstütüsü’nü gezdik yanlışlıkla da olsa, Picasso Müzesi’ne uğradık, Champs-Elysees (Şanzelize) Bulvarı’nı aşağı yukarı yürüdük, bir ucundaki Arc de Triomphe’ye çıkıp Eyfel’i ve şehri kuşbakışı izledik, metrolara bindik, bize önerilen yerlerde ördek yedik.
Londra yürünerek gezilebilecek bir şehir; ama Paris çok büyük göründü. Sokaklar, caddeler geniş, görülecek yerler arasındaki mesafe uzundu. Elbette üç güne bunca şeyi sığdırmak güçtü; ama o zamanlar çalıştığım şirkette en yakın arkadaşım Paris’te yaşamış bir Fransızdı ve ondan çok tavsiye aldım. Fransızca konuşabilseydim ve gözüm renkli olsaydı Parisien‘den farkım olmazdı!
Neyse… Tren çılgını oğlumla güzel bir Paris gezisi daha yapalım dedik. Bu kez de romantik olmayacak doğal olarak; ama en azından çoğu görülmesi gereken yeri önceden gördüğümüzden, daha sakin, keyifli, koşturmadan bir gezi yaparız. Çocuklarla gidilebilecek güzel şehirlerden biri bana göre. Özellikle de çocuklara müze gezmeyi sevdirmek için.
Kasım sonundaki gezimizin Eurostar biletlerini şimdiden aldım; geç bile kaldım. Eurostar; İngiltere’yi Avrupa’ya bağlayan İngiliz Kanalı altındaki tünelden geçiyor. Boğaziçi’nde yapılan tüpgeçitin bir çeşidi yani. Havaalanı işin içine girmediğinden çocukla büyük kolaylık. 4 yaş altı çocuklar kucakta yolculuk yapıyorsa bilet satın almaya gerek yok; uçaktaysa 2 yaş üzeri bilet satın almak zorunda. İki vagonda bebek değiştirme üniteleri mevcut ve restoranda çocuk menüsü var. Trene bayılan çocuklar için müthiş bir seyahat türü değil mi?
Kalacak yer için önceki seyahatimizde beğenmiş olduğumuz Luxembourg Bahçesi yakınlarında çocuk dostu, daha geniş odaları olan ve kahvaltı servisi bulunan bir otel seçtik. Trivago farklı seyahat sitelerini karşılaştırarak bana konaklamak için otel önerilerinde bulundu. Böylece kısıtlı vaktimi internette otel araştırmak için harcamadım. Seçtiğim, Hotel Le Six, Paris’in en iyi ilk 5 aile oteli içinde yer alıyormuş.
Paris’i sonbaharda görmenin avantajları, uygun fiyata seyahat ve otel imkanı, daha az turist olan bir şehir dolayısıyla müze girişlerinde daha az bekleme süresi olacak. Bu noktalar çocukla seyahat ederken daha bir önemli oluyor. Fransızlar’ın sıcak çikolatası ve krepi hiç bir çocuğun reddetmeyeceği şeyler. Tabii bir de Sonbahar Festivali‘ne denk gelip birçok aktivite ve Noel’den ötürü ışık ve süslemeler de göreceğiz. Ben şimdiden Çocukla Paris için neler yapılması gerekenleri araştırmaya başladım, yakında blogda…
Size önceki gezimizden birkaç resim daha sunuyorum. Romantik çiftler için olduğu kadar çocuklu aileler için de gidilmesi gereken bir şehir olduğunun ispatı…
4 Yorum Var
MERHABA,
TAMDA YIL BAŞINDA PARİSE GİTSEK Mİ ACABA DİYE DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ DÖNEMDE DENK GELDİ YAZINIZ 🙂 ÇOCUKLU BİR GEZİ OLACAK BU..YURT İÇİ VE YURT DIŞINDA ONUNLA ÇOK GEZDİK O KUNUDA SIKINTIMIZ YOK 🙂 BENİ DÜŞÜNDÜREN HAVANIN NASIL OLACAĞI..GEÇEN SENE MÜNİHDE -1 LERDE RAHAT GEZMİŞTİK AMA KAR VARDI O DA YUMUŞATIYORDU HAVAYI..PARİS DE ARALIK AYIN HAVA NASIL OLUR ACABA ? SEVGİLER..İYİ GEZMELER …IŞIL (TR)
Merhaba, Paris'te Aralık ayında havanın soğuk olacağından eminim. Hava durumunu tahmin etmek zor. Kar da olabilir, yağmur da. Hava şartları kötü de olsa müzeleri gezebilirsiniz.
Sevgiler, Deniz
Merhaba. Peki eurostarın Belçika Fransa İngiltere hattını kullanırken. Pasaport kontrolleri nasıl gerçekleşiyor.? Damgayı vuruluyor? Yoksa pasaport kaydınız bilgisayara mı kaydediliyor.
İngiltere'den çıkarken pasaport kontrol gişesinden geçiyorsunuz, aynı şekilde Paris'ten çıkarken de. Tıpkı havaalanında olduğu gibi.