Mart ayındaki Amerika seyahatimizle ilgili tamamlanmayan yazılarımı farkettim. Bir bahar temizliği gerekiyor ‘taslak’ kutusuna da!

Golden Gate Park, Dünya’nın en büyük ve en çok ziyaret edilen parklarından biri. Giriş ücretsiz; fakat içindeki bazı özel bölümleri ziyaret etmek için giriş ücreti talep ediliyor. Ancak Kaliforniya vatandaşıysanız, indirimli bilet alabilirsiniz. Parkta, birbirinden değişik botanik ve çiçek bahçeleri, müzeler, sanat galerileri, göller, anıtlar, yabani hayatı da barındıran kuş izleme parkları, çocuk parkları ve hatta orman mevcut. Tabii okyanus kıyısındaki değirmenleri de unutmamalı.

2008’de henüz bebeğimiz yokken gittiğimde, parkı tek başıma, yürüyerek gezmeye çalışmıştım, Amerika ölçeklerine aldanıp! Tabii tüm günü ayırmış olsam da sadece batısını, Stow Lake civarı ve 19. Avenue ile okyanus arasındaki bölgeyi görebilmiştim. Bu kez 20 ve 5 aylık iki bebekle, 19. ve 9. Avenue’ler arasını gezebildik ancak.

Arabaları Stow Lake Drive yakınına parkettik. Park yeri bulma problemi vardı tabii haftasonu olduğundan. Göl kıyısında, arabada uyuyan Alaz’ın uyanmasını beklerken, Ada bebiş merakla pusetinden etrafa bakınıyordu. Sonunda Jetlag yemiş Alaz’ı uyandırıp yola koyulduk. Japanese Tea Garden‘a yani Japon’ların çay bahçesine varmaktı amacımız. Yol boyunca Alaz her ota, çiçeğe durup bakıp dokununca ya da Ada bebiş meme isteyince ya da güneş iyice yakınca ya da Alaz susayınca ya da Ada bebiş kusunca falan durup birkaç dakika harcadığımızdan yavaş yavaş karınca misali aldık yolu. Hatta bir ara geçen yılın müthiş icadı Google Glass takan iki çocuklu bir baba gördük. Şu an deneme aşamasında olduğundan o kişinin muhtemelen Google çalışanı olduğu ve gözlüğün kapasitesi hakkında konuştuk. Gelecekteki filmleri andıran bir özelliği var Google Glass yani gözlüğün. Gerçi mahremiyeti kötü amaçla kullanabileceği kaygıları olsa da 2014’te piyasaya çıkması beklenen Android işletim sistemli Google Glass eminim bir çoğumuzun eninde sonunda satın alacağı bir ürün.

Japanese Tea Garden‘a haftasonları giriş ücretli. 1894 yılında bir fuar için Japon köyü şeklinde tasarlanmış; ilk bitkiler dikilmiş ve bahçe düzeni yapılmış. Amerika’nın halka açık en eski Japon çay bahçesi ünvanını taşıyor. Ana kapıdan girince değişik, büyülü bir bahçe ve şırıl şırıl akan sular aklımızı başımızdan aldı. Londra grisinden sonra rengarenk çiçekleri açmış ağaçlar mutluluk verdi bana. Girişte solda Fuji Dağı’nın minyatürü bulunuyor. İçeri girer girmez Alaz su peşinden, biz Alaz peşinden koştuk. Rengarenk, kocaman balıklardan gözlerini alamadı. Köprünün üzerinde oturup su akar deli bakar misali bir süre vakit geçirdikten sonra Alaz’ı sürükleyip parkın diğer kısımlarına ilerledik.

1894 Japon Köyü’nden esinlenerek tasarlanmış Drum Bridge’i geçip Japanese Tea House‘a vardık. Burada mutlaka çay içilmeli diyerek, değişik aromalı yeşil çaylardan ve yanına atıştırmalık Japon yiyeceklerinden aldık. Bahçeyi ilk düzenleyen aile, burada, Japonya’dan getirdiği şans kurabiyelerini Amerika halkıyla tanıştırmış. Kurabiyeler içinden çıkan notları okumak eğlenceliydi. Alaz’ın öğle yemeği saatiydi; fakat uyku saatleri gibi yemek saatleri de karıştığından acıkmışa benzemiyordu. Atıştırdıktan ve kafeyi işletenlerle muhabbetten sonra Japon çay bahçesini gezmeye devam ettik. Hediyelik eşya satan mağazanın yakınındaki şelale, morsalkım çiçekleri, Japon çınarı (maple tree), cüce ağaçlar ve açelyalarla kaplıydı. Üzerinde ada da bulunan küçük göl, Japon köylerinin tam bir benzeriymiş.

İkinci Dünya Savaşı sırasında bahçe talan edilmiş, malesef. Heykeller kaybolmuş, anıtlar yıkılmış, bakımsızlıktan birçok bitki yok olmuş. 1953 yılında eskiye sadık kalınarak bugünkü haline getirilmiş.

Sunken Garden ve Pagoda da bahçede gördüğümüz önemli mekanlar. Pagoda, Doğu Asya kültüründe önemli yere sahip. Budist tapınaklarında bulunurmuş. Dokuz halka, cennetin dokuz katını sembolize edermiş. Pagoda ardındaki Zen bahçesi, beyaz çakıllarla döşeli nehir, bonzailer ve açelyalar kullanılarak dizayn edilmiş.

Bahçe, düğün fotoğrafları için gözde mekanların başında geliyor. Japon çay evi, kafeteryada ve hediyelik eşya dükkanında kredi kartı geçmiyor. Bebek bezi de değiştirmeye uygun tuvaletler var. Hatta gördüğüm en güzel bahçe tuvaleti diyebilirim.

Japon çay bahçesini turladıktan sonra taştan köprüler üzerinden zıplaya zıplaya çıkışa doğru ilerledik. Göllerdeki kocaman renkli balıklar Alaz’ın aklını başından aldı. Havuz kenarından ayırmakta zorluk çekiyorduk. Bahçesinde havuzu, havuzunda balıkları olan ve tabii her daim güneşli, ılık bir iklim oğlumuza gerek diye babasına söylesem de, pek oralı olmadı. Sonunda hoşçakal dedi balıklara el sallayıp.

Japon çay bahçesine gelirken geçtiğimiz Stow Lake kenarındaki Boathouse’da pedal botlar, kanolar ve kayıklar kiralanıyordu. Ada bebiş henüz çok küçüktü; ama Alaz’ın hoşuna gider diye düşündük. Pedal bot kiraladık. Kalabalık olduğundan bir süre sıra bekledik; ama beklememize değen bir gezi oldu. Alaz’a çocuklar için hazırlanmış bölümden can kurtaran yeleği seçtik boyuna ve yaşına uygun. Hiç hoşuna gitmedi tabii o turuncu renkli, orasını burasını sıkan yelek. Gezinti boyunca çıkarmaya uğraştı diyebilirim.

Strawberry Hill etrafından, gölü 360 derece dolandık. Baktık ki bir ara Alaz’ın uykusu bile gelmiş, uyudu uyuyacak. Tabii Jetlag etkisi olduğundan eminim. Aksi takdirde aşağı atlamasın diye zor tutardık kucağımızda.

Neredeyse tüm pedal botlarda ve kayıklarda en az bir çocuk vardı. Kaliforniya Eyaleti çocuklu aileler için uygun yerleşim yerlerinden biri. Açıkhavada yapılacak tonla aktivite var ve tabii her mevsim ılık ve güneşli hava bu aktiviteleri yapılabilir kılıyor.

Biz Stow Lake’de pedal çevirirken, Ada bebiş, annesi ve babası göl kenarına örtü sermişler. Rotamızı onlara doğru çevirip kıyıya yaklaştık. Güneşlenen Ada bebişe el sallarken, Alaz’ın mahmur bakışları canlandı. Durgun su, güneş ve açıkhava hepimize bir sakinlik getirmişti. Altında yatan etken uzun uçak yolculuğu ve saat farkı olsa da. Ardından turu tamamlamak ve botu teslim etmek üzere Boathouse’a doğru yol aldık.

Karaya basıp da, turuncu can yeleğini çıkarınca Alaz ferahladı ve canlandı. Hala park diye sayıkladığından, bir doğumgünü partisi için kurulmuş şişme kaleye çıkıp zıpladık. Eve dönüş yoluna geçmeden önce, Ada bebişin yanına gidip pikniğe katıldık. Biz de gelen geçen botları izleyenlerden olduk.

Güncelleme: Google gözlük kısmı eklendi.

Yazar

Yorum Yaz

Pin It
Bu sitedeki tüm içerikler Digital Millennium Copyright Act ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu'na istinaden koruma altındadır. Buradaki hiçbir içerik (Yazı, Fotoğraf, Video vb.) site KULLANIM ŞARTLARI'nda da belirtildiği üzere izinsiz olarak kopyalanamaz, alıntı yapılamaz, başka yerde yayınlanamaz

© 2019 Tasarım Blogger Tasarım.