Türkiye’de ılık havayı hatta denize girilebilir bir Ekim’i arkamızda bırakıp geldik İngiltere’ye. Birkaç gün kendimize gelemedik. Yol uzun sürdü: Önce Zekeriyaköy’den Atatürk Havalimanı’na gittik, ardından British Airways 3 saate yakın rötar yaptı. Neyse ki eşim sayesinde lounge deneyimi yaşadık ve o 3 saati sorunsuzca atlattık. Heatrow’dan eve gelmek de gecenin bir vaktinde bir saati aştı. Tabii bir indik taksiden eve girmek için hava buz! Öyle böyle değil aynı gün içinde 20 dereceye yakın bir sıcaklık farkı yaşadık.
Gelişimiz ardındaki günler, ıslak gri bir Londra’ydı. Valizler ve yıkanıp yerleştirilecekler bir yanda, Alaz ve benim ailelerimizi, kalabalık şen şakrak bir Türkiye gezisini geride bırakmanın buhranı diğer yanda. İkimiz de sürekli homurdandık evde. Sonunda güneş açtı ve yakındaki parkta aldık soluğu. Sonbahar gelmişmiş meğer kış gibi hissedilse de!
Sonbahar güneşi, yapraklar, ağaçlar ve renkleri ve de Alaz’ın yürümeye başlaması güzel bir manzara oluşturdu. Bak bak doyamadım…
2 Yorum Var
o dokulen sari yapraklarin guzelligine alaz'inda onlara bakarkenki sirinligine diyecek yok deniz'cim:) buralara kadar gelmisken keske gorusebilseydik sizi tanimayi cok isterdik umarim bir dahaki sefere 🙂
Evet biz de tanışmayı çok isterdik. İstanbul'da değiliz bu kez anane evindeyiz Burhaniye'de.