Bloğum dergisi benimle irtibata geçerek onların online dergilerine bir yazı yazıp yazamayacağımı sordu. Elbette paylaşmak istedim yazılarımı Bloğum dergisi okurlarıyla da. Önerilerden biri, Gezgin Anne fikrinin nasıl ortaya çıktığı idi. Düşündüm, taşındım ve içimden gelenleri döktüm.
Bloğum Dergisi
“Gezgin Anne”, gezmeyi çok seven ve imkanları elverdiğince gezen bir çiftin çocuk sahibi olmasıyla ortaya çıktı. Yeni anne olarak, önümüze çıkacak olan gezi fırsatlarını elimin tersiyle itebilirdim, ya da bebeğimi dedelerinin evine bırakabilirdim biz seyahatteyken; ama bu iki fikir aklımın ucundan bile geçmedi bir an için. Sonunda henüz 2 haftalık bir bebekken oğluma pasaport için vesikalık fotoğraf çektirmeye gittik ve o ilk yaşını doldurmadan 35 bin mil yol katettik birlikte.
Malesef birçoğu için çocuklarla yola çıkmak ve tatile gitmek eğlenceli değil; çok yorucu, sıkıcı, hatta işkence. Zaten çocuklarla hergün yaşanan problemleri bir de tatile taşımak fikri hiç hoş gelmiyor kulaklara. Çocuk yüzünden yapılabilecekleri yapamamak da cabası! Kısacası tatil, tatil değil, ya da çocuk ne anlar kalsın babannesiyle/ananesiyle görüşü hakim.
Bana ve diğer bir çoğunluğa göreyse çocukla yolculuk ve tatil yapmak dünyanın en güzel hediyesi çocuklarımıza ve de bizlere. Onlara birşeyi, bir yeri öğretmenin en iyi yolu. Üstelik işi, okulu ve gündelik hayatın sorunlarını evde bırakıp ailecek beraber geçirilecek paha biçilmez birkaç sayılı gün. Çocukların neyi nasıl yediğini görecek, sabah uyanışını gece uyumasını izleyecek, yeniliklere verdiği tepkilere gülecek, merakına hayran kalacak, her yeri ellemesine sinir olacak, ilk kez gördüğümüz bir yere, ağaca, resme, yiyeceğe veya hayvana şaşıracağız birlikte. Bir süreliğine hayatı çocukların gözünden çocukların hızıyla yaşamak değişik, tatlı, ekşi aynı zamanda tanıdık gelecek, ne de olsa biz de çocuktuk bir zamanlar! İlk yolculuk ne kadar göz korkutucu olsa da birlikte çok eğlenecek ve emeğimize değdi dedirtecek size. İple çekeceksiniz bir diğerine gitmeyi benden söylemesi.
Bebekle rahat, güvenli, sakin; ama yine de üçümüzün de eğleneceği bir seyahat için ne yapmalı diye çok okudum araştırdım ilk yolculuğumuz öncesinde ben de. Faydasını da gördüm uygulayınca. Fakat en çok işime yarayan yaşadığım tecrübeler oldu ve hala olmakta. Artık bir bebek değil 17 aylık koşturan bir kıpırdakla düşüyoruz yollara. Okuduklarımı, öğrendiklerimi ve yaşadıklarımı paylaşarak diğer ailelere cesaret vermeye çalışıyorum bloğumda.
Çocuklar ne kadar erken yaşta gezmeye başlarsa o kadar kolay ve çabuk adapte oluyorlar yeni yerlere. Belki anne-baba da zamanla alıştığından gittikçe kolaylaşıyor yolculuklar ve kısalıyor yollar. Elbette tek başına tatile çıktığımız günlerdeki gibi olmuyor; biz de arada ufak tefek sorunlar yaşıyoruz. Fakat Alaz’ın her yolculuk öncesi heyecanı, sevinci ve tatlı telaşı, onun da bu gezileri beklediğinin kanıtı. Üstelik geriye dönüp bakınca bu seyahatler de onun gelişiminin bir parçası; daha olgun, daha anlayışlı, daha özgüvenli, daha meraklı, daha girişken, daha dayanıklı şartların değişmesine karşı 17 aylık olmasına rağmen. Üstelik seyahatlerimizde daha bir mutlu!
Bu yazımı okuyan bir kişi bile bir sonraki gezisine çocuğuyla gitmeye karar verirse, ne mutlu bana!