Az önce oturdum bilgisayar başına online check-in yapmak için. Uçak biletlerini geçtiğimiz Mayıs ayında satın almıştım Pegasus Havayolu‘ndan. Epey de kar ettim açıkçası, şimdi satın almaya kalksak 3 katı fiyat öderdik.
Online check-in yılbaşı gibi kalabalık bir hava trafiğinin olduğu zamanlarda hayat kurtarır, vakit geçirmeden yaptırayım, dedim. Pegasus Plus üyesi olduğum halde (THY de aynısını yapıyor), şifremle giriş yaptığım halde, benim bilgilerimi hatırlamıyor. Yani pasaport numarası, pasaport son kullanma tarihi, verildiği yeri falan filan baştan her defasında doldurmam gerekiyor. Halbuki bir kez sisteme kaydetse de bize ekstra iş çıkarmasa? Ayrıca Pegasus Plus üyesi olmama, bana telefonumdan mesaj göndermesine rağmen Pegasus Plus numaramı bir türlü kabul etmedi formu doldururken. Epey bir gıcık oldum!
Benim bilgiler, eşimin bilgileri, Alaz’ınkiler derken vakit geçti. Alaz, yarım saat önce yattığı halde, dışardaki fırtına ve yağmurdan dolayı bir türlü uyuyamadı. Birkaç defa bana seslendi. Bahanesi onu örtmemi veya su vermemi istemesi oldu. ‘Haydi uyu artık saat çok geç oldu, ses istemiyorum artık!‘ dedikten sonra sessizleşti ev. Dışardan cama vuran yağmurun sesini dinledik.
Bu arada ben de uçak biletinden kar ettiğimiz parayı havaalanında 10 gün boyunca araba park yerine bırakalım diye, Stansted Havaalanı‘nda park yeri ayarlamaya giriştim. Henüz işlemleri bitirmemiştim ki, Alaz şarkı söylemeye başladı:
‘Jingle bells, jingle bells…‘ diye. Babasıyla bakışıp gülümsedik ve içimiz burkuldu. Dışardaki fırtına ve yağmur sesinden korkmuştu anlaşılan. Geçen gün teyzesinin ‘Korkunca şarkı söyle Alaz’cım, o zaman korkmazsın‘ dediği gelmişti aklıma. Araç bilgilerini dolduramadan yukarıya çıktım. Odasında hala şarkı söylüyordu.
‘Kay bakalım, yanına yatayım, sen korktun mu?‘ dedim.
‘Evet, yağmurdan korktum ben‘ dedi.
‘Korkmana gerek yok ki, ben burdayım. Hem ben yağmuru çok severim. Haydi uyu bakalım, sen uyuyana dek ben burada kitap okuyup bekleyeceğim‘ dedim.
‘Anne, bana da kitap oku‘ dedi.
‘Olmaz, bu annenin kitabı, sana kitap okuduk yatmadan önce. Sen şimdi kapat gözlerini uyu, sabah gezmeye gideceğiz‘ dedim. Birkaç kez koluma, göğsüme kafasını koyup kaldırdı, bir o yana bir bu yana döndü. Sonra uyudu.
Tekrar bilgisayarın başına geçip araç kiralama işlemini hallettim. Uçak bileti çıktılarını aldım. Bloğu ihmal etmeyeyim diyerek bunları yazdım. Daha Pegasus’un bize verdiği 60 kilo bagaj hakkımı kullanacağım valizler boş bir şekilde içini doldurmamı bekliyorlar. Tabii bu arada eşim de ‘Çay içiyor muyuz?‘ diye soruyor! ‘Saat olmuş 10 ne çayı?!‘ diyorum. Daha İstanbul’da kış mevsiminde neler yapsak diye interneti talan edeceğim. Şimdilik hoşçakalın.
Sevgiler, Deniz