Tiyatronun sokağı |
Londra’da, London Bridge yakınında sadece çocuklara özel bir tiyatro var; Unicorn Theatre. Her yaş grubundan çocuklara uygun oyunlar oluyor, bazı sanatsal aktiviteler bulunuyor.
Açıkçası 2.5 yaşa uygun oyun ve bu oyunlara bilet bulmak zor olduğundan birkaç ay öncesinden bilet almakta fayda var. Ben de öyle yaptım. Şubat sonunda Mart ayı biletleri tamamen tükenmişti Not Now, Bernard oyunu için. Yaş grubu 2-5 olduğundan canavarlı bir oyun olduğunu farketmeden bilet almıştım. Canavarlarla ilgili birkaç kitap okumuştuk Alaz’a; ama 2 yaş için önerilen bir oyun korkunç olmasa gerekti.
Çocuk oyun alanı |
Tiyatro binası girişinde çocuklar için soft play area denilen bir oyun alanı hazırlamışlardı. Alaz orayı görünce pusetinden aşağı atladı. Oyun başlamak üzereydi ve tüm anneler / babalar çocuklarını oyun alanından çıkarmak için uğraşıyorlardı. Neyse ki fazla sorun olmadan her biri tek tek salona girdi. Alaz da babasıyla içeri girmeyi tercih etti. Ben, kafede kendime bir kahve alıp İtalya gezimiz ile ilgili bir kitap okumaya başladım.
On dakika geçti-geçmedi, Alaz ve babası tiyatronun diğer kapısından çıkıp yanıma geldiler. Alaz oyundaki canavardan korkmuş, beni istemiş. Kahvemin son yudumunu alıp, Alaz’ı kucaklayıp salona tekrar girdik. Alaz ilk dakika eğlendi. Diğer çocukların nasıl güldüklerini gösterdim. Benim izlediğim sahnede pembe püsküllü kıyafet giymiş canavar, yemeklerini bitiriyor, ardından kitapları yemeye çalışıyordu. Televizyon izliyor, hareket eden bir oyuncak robottan korkup yere düşüyor, yuvarlanıyordu. Alaz bir süre sonra canavarın çıkardığı seslerden korktu ve bana çıkalım demeye başladı. Daha birkaç hafta önce gittiğimiz gorilli oyunu ağzı bir karış açık izlemişti halbuki.
Tiyatronun kafeteryası |
Neyse, dışarı çıktık. Alaz yaşlarında 1-2 çocuk daha salondan çıktı ailesiyle birlikte. Sonunu izleyemedik. Öğrendik ki, canavarlı kitaplar ok; ama oyunlar no!
Alaz bir süre daha tiyatronun oyun alanında oynadı ve ardından Thames nehri kıyısında yürüyüş yaptık öğle yemeği saatine dek. Alaz’ın hızında elbette…
London Bridge, Thames Nehri kıyısı |
Üçümüz de uzakdoğu mutfağına bayıldığımız için, noodle yapan çocuk dostu bir yere, Wagamama’ya girdik. Alaz ilk kez denemesine rağmen, kendisine verilen minik çin yemeği çubuklarıyla oldukça başarılıydı; ama en bayıldığı edamame denilen buharda pişmiş soya fasülyeleri.
Alaz ve noodle |
Yemek sonrası Southbank’te yürüyüş yaptık ve günün ikinci gösterisine yetiştik. Çok uzamasın o kısmı da başka bir yazıda anlatayım.