Vatikan’da sıra beklerken

Roma’daki son tam günümüz. Sabah kahvaltıyı evde yaparken bir yandan Alaz duyduğu ‘Excuse me’ sözünün anlamını arıyordu. Sonunda babasıyla tiyatro oyunu yaptılar. Hangi durumlarda excuse me diyeceğini uygulayarak öğrendi. Bu soruları çok hoşuma gidiyor. Kaldığımız evdeki İtalyanca kitapları karıştırmayı çok seviyor. Tüm gün evde olsak halinden memnun olacağı kesin.

Günün büyük gezisi Vatikan‘dı. Ne yazık ki seçtiğimiz Pazartesi günü Vatikan hariç tüm müzelerin kapalı olduğu gündü ve muhteşem bir kalabalık görmeyi bekliyorduk. Metrodan indiğimizde yolumuzu kesip tur öneren birçok kişi oldu. Türkçe bilen bile vardı. Tabii biz önceden okuduğumuz için bu turların çok güvenilir olmadığını öğrenmiştik.

Vatikan’da oyun vakti

Vatikan, gerçekten büyük; ama belki de din sömürüsünden dolayı pek de aklımı başımdan alacak bir yer değil. Sanata ve eserlere saygım çok o ayrı. Vatikan’ın St Peter’s Bazilikası’nı gezmek için neredeyse tüm çevresini saran bir sıra vardı. Biz de yerimizi aldık. Neyse ki sıra çabuk ilerliyordu. Bir saat bekmedik. Yalnız, sıraya girmeyip araya kaynamaya çalışanlara dikkat edin. Biz belki 10 kişiyi uyardık, birkaç sıra arkamızdan gene araya kaynamaya çalıştılar elbette!

Not: Sabah erken saatlerde gidebilirseniz çok az sıra olduğu söyleniyor. Gerçi biz oradan ayrılırken öğleden sonra 2 gibi, sıra kalmamıştı.

Bazilika içi

Birimiz sıradayken diğerimiz Alaz ile meydanda koşturduk, havuzlara baktık, güvercin besledik veya kovaladık, diğer çocuklarla tanıştık. Sıranın sonlarına doğru Alaz’a yiyecek meyve, çerez tarzı atıştırmalıklar önerdik. Hatta sesimizi duyan Türk bir tur görevlisi kocaman bir elmayı Alaz’a uzattı. Bizim verdiklerimiz hiçti, o elma bazilikanın içinde bile elindeydi. Paylaşmadı bizimle!

Not: Kılık kıyafet uygun olması gerekiyor Vatikan müzelerine girmek için. Askılı tişörtler, şort ve mini etek giyenler geri çevriliyor diye duydum.

1506’da yapımına başlanan dünyanın en büyük kiliselerinden biri. Donato Bramante, Michelangelo, Carlo Maderno and Gian Lorenzo Bernini başlıca mimarları. Güvenlik kontrolden geçtikten sonra içeriye girdik. O kısımda da bebek arabasını ve büyük çantaları bırakabileceğimiz yer gösterdiler. Tuvaletler de o kısımda. Ceket gibi gereksiz eşyalardan da kurtulduktan sonra büyüleyici birçok eserin bulunduğu Vatikan’ın St Peter Bazilikası’na adım attık. Michelangelo’nun Pieta’sı, Bernini’nin Baldacchino’su en önemlileri bana göre. Bir de günün doğru vaktinde giderseniz güneş ışınlarının (Tanrı’nın ışınları diyorlar) belirli bir açıyla kiliseye girdiğini ve muhteşem bir görüntü yarattığını görebilirsiniz.

Bernini, Baldacchino
Alaz önce bir koşturdu, koşmak için uygun bir yer olmadığından babası sırtına alıp zaptetti. Sonra yerde traktör sürmeye başladı. Kimseye zararı yok diye müdahale etmedik; ama birçok kişi gelip bize sormadan fotoğrafını çekince rahatsız oldum açıkçası. Bernini’nin Baldacchino eserini detaylı inceleyebildim. Kadın hamile ve doğum esnasındaki acısı anlatılıyor üç sütunda, dördüncü sütunda ise yeni doğan bebek var.

Sürüngen Alaz ve traktörü
Arada bir metrelerce yüksekte gezinen insanlara bakıyorduk. Biz bir hamile ve küçük çocukla, 500 basamağı göze alıp kubbeye çıkmadık; ama yapabiliyorsanız müthiş manzara için çıkabilirsiniz. Ardından içindeki birkaç müzeye bakıp dışarı çıktık. Alaz epey abur cubur tüketti; ama karnım acıktı diyordu meydandaki kuşları beslerken.

Yıllar önce Melekler ve Şeytanlar’ı, Da Vinci Şifresi’ni soluksuz okuduktan sonra bu gezinin daha detaylı olmasını umuyordum. Yanlış zamanda yanlış yerde bir tatil oldu belki de; ama insan tatil planını önceden yapınca tahmin edemiyor bazı şeyleri elbette.

Not: Hamileliğin ilk 3 ayındaki hormon değişiklikleri ve aşırı yorgunluktan ötürü kültür ve şehir gezileri yerine sırtüstü yatabileceğimiz bir tatil çok daha akıllıca olabilir. 

Birkaç cadde ötede güzel bir trattoria bulduk. Alaz’ın limonlu haşlanmış ıspanak yemesi epey ilgi çekti. Onun yaşındaki çocuklar genelde ıspanak görünce kaçıyordu. Evde Alaz da öyle; ama marul zannedip yedi bir güzel. Beyaz yalandan zarar gelmez.
Ardından metroya binip sona bıraktığımız yerleri görmek için yola koyulduk. Piazza del Popolo‘da indik, meydana bakındıktan sonra Villa Borghese bahçelerine daldık. Önce burası neresi, nasıl gezeceğiz diye telaşa kapıldık; ama biraz yürüyünce içinden otoyol geçen parkın yürünebilir kısımları da olduğunu gördük. Bu parka Piazza del Popolo’dan girmek pek mantıklı olmayabilir, aklınızda olsun.

Villa Borghese parkları

Villa Borghese’e gitmekti plan. Bebek arabasına kıvrılan Alaz uyumuştu. Çocuk parklarının yanından geçip çimlerin üzerinde uzattık ayaklarımızı. Bir süre sonra kalkıp Viale Goethe’den yürüdük. Güzel bir çocuk parkına gelmiştik. Alaz hala uyuyordu; ama çocuk seslerine tepki vermeye başlamıştı kıpırdanarak. Parkın o bölümünde; bir kafe, park içinde gezen mini tren ve arabaların, atların olduğu jetonlu oyuncaklar da vardı. Alaz çocuk parkında epey vakit geçirdi; ben de Amerikalı ailelerin İtalyan veya Uzakdoğulu bakıcılarını izledim.

İspanyol merdivenleri

Sonrasında Piazza di Spagna ve Spanish Steps (İspanyol Merdivenleri) durağımızdı. Akşamüzeri burada olmamız öneriliyordu. Salkım çiçekler olmasa da, Bvlgari markası gemili havuzu tadilat nedeniyle çevrelemiş olsa da merdivenler tıklım tıklımdı. Biz de kendimize yer bulup, Alaz’ın güvercinleri kah beslemesini kah kovalamasını izledik. Sabah Vatikan’da sürdüğü traktörü, akşamüzeri İspanyol merdivenlerinde sürüyordu, kendi de yerlerde sürünerek. Neredeyse bir saat oturduk ve Alaz da kendi kendine oyalandı. Fıskiyeli havuzu göremesek de Roma’da olmazsa olmazların başında gelen Spanish Steps de listemizden silindi.

Alaz güvercin beslerken onu izleyen bir çift

Sonrasında bir trattoria bulduk. Alaz’ın telefon isteme bağrışları başladı restoran kapısında. Yemek gelene dek birkaç kez oyalansın diye eline verdiğimiz telefon başımıza iş açmaya başlıyordu. Boya kalemlerini çıkardık; ama çok hoşuna gitmedi. Akvaryumdaki canlı yengeçle oyalamaya çalıştık. Neyse ki yemekler çabuk geldi.

Not: Yorgun ve aç küçük bir çocukla mücadele gerçekten sabır işi. Birkaç kez rahat etmek için kestirme yol denediyseniz, o beğendiği yolu ne yapıp ne edip elde etmek isteyeyecektir her defasında.

O geceyi erken bitirmedik. Yemek ardından Trevi Çeşmesi’ne gittik gece ışıklarında görmek için muhteşem eseri. Birer de dondurma aldık. Tahmin edebileceğiniz üzere karanlık da olsa Trevi kalabalıktı. Bu kez Alaz’ı sudan uzak tuttuk.

Gece ışıklarında Trevi

Ertesi sabah yolculuk Floransa’ya. Eve döndükten sonra Alaz’ı uyutup, evet o gece hemen uyudu, bir posta çamaşır yıkadık. Böylece tüm kıyafetlerimiz sırtçantasına yerleşmek üzere temizlenmiş oldu.

Devamı: İtalya Seyahatimiz – Gün 5

Yazar

Yorum Yaz

Pin It
Bu sitedeki tüm içerikler Digital Millennium Copyright Act ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu'na istinaden koruma altındadır. Buradaki hiçbir içerik (Yazı, Fotoğraf, Video vb.) site KULLANIM ŞARTLARI'nda da belirtildiği üzere izinsiz olarak kopyalanamaz, alıntı yapılamaz, başka yerde yayınlanamaz

© 2019 Tasarım Blogger Tasarım.