Yarım günü Alaz’la otelin termal havuzlarında geçirdiğimiz bir gün oldu. Otelin bahçesinde sayılan Google’da erken bir akşam yemeği ardından otel görevlisinden yakınlarda bir çocuk parkının yerini öğrendik.
Google’da… |
Önce birkaç basamak merdiven indik. Sonra birkaç dakika yürüdük. Asansör de bulunan bir köprü üzerinden geçtik. Sihl nehrinin berrak suları akıyordu aşağıda. Yüksek ağaçlarla kaplı bir parkta 5 dakika kadar daha yürüdük. Geniş bir otoyoldan yeşil ışık yandığında karşıya geçtik ve birkaç dakika yürüdükten sonra güzel bir oyun parkına vardık.
Google resepsiyondaki ekranda canlı canlı aranan kelimeler |
İsviçreli için sıradan bir park; ama bir Türk için vaow dedirten bir parktı. Salıncak, kaydırak, tırmanma ipleri derken ilginç ilk kez karşılaştığımız bir garip oyuncak gördük. Bant diyebilirim ancak…
Alaz bu hareketli banta bayıldı. En çok vakti orada geçirdi. Sonra otele dönüşe geçtik. Sihlhölzli Parkı’nda yüksek ağaçların olduğu yerde geniş bir havuz dikkatimizi çekti. Yanına gidince bir karış yüksekliğinde su olan havuzun çocuklar için oyun havuzu (paddling pool) olduğunu gördük. Su kenarında Almanca bir yazı vardı. Hemen telefondaki Word lens uygulamasından ne olduğunu çevirdik. Cankurtaran bulunmadığı, bu nedenle herkesin kendi çocuğundan sorumlu olduğu yazıyordu.
Çocuklar oynasın diye hazırlanmış havuz |
Alaz suya ellerini soktu. Öyle tertemiz, berrak bir suydu ki dayanamadı heralde bir ayağını da suda gördüm. “Ama evladım yanımızda yedek kıyafetin yok, güneş batıyor ısıtmıyor bile” kem küm ederken ben, yapacak tek şeyin bir an önce otele dönmek olduğunu söyledik. İtiraz etti elbette; ama biri ıslak diğeri kuru ayakkabıyla yürümek zordu. Kendi kendine neden havuza girdiğini sorguladı yol boyu. Cevabı: Komiklik olsun diye…
Bu ara derdimiz komik olmak ve en sevdikleri de komiklik yapanlar. Ne yapalım yaşayarak öğrenecek bazı şeyleri de. Bakalım bir daha ayakkabı ve çorapla suya dalacak mı?