Venedik’te Gondol…
Venedik’te son günümüz. Uçak akşam saatlerinde olduğundan kahvaltı ardından valizlerimizi hazırladık ve odayı boşalttık. Valizleri oteldeki uygun yere bıraktık elbette ve attık kendimizi sokaklara, kanallara ve ilk gördüğümüz gondola…

Venedik’e gelip de gondolla gezmemek olmaz, değil. Olurdu. Gereksiz pahalı, bir o kadar da turistik; ama hayatta bazı şeyler bir kez yaşanır gözüyle bakınca da yapmamak olmazdı.

Alaz’ın goldolcudan duyduğu, sola/sağa dönüşlerde önünü görmediği için bağırdığı ‘Hoy‘ sesleri, çok hoşuna gitti. Bir süre sonra o da goldolcuyla beraber bağırmaya başladı. Gondolcu doğru yerde bağırması gerektiğini, işaretini beklemesini anlatınca, beraber senkronize bağırdılar. Alaz’ın gondoldan çok keyif aldığını söyleyebilirim, tabii bizim de…

Nerelerde gezindik pek hatırlamıyorum; ama bize önerilen Canal Grande’de gondolla gezmeyin idi. Vapurla gezerken zaten bu kısımları görmüştük çünkü. Biz de küçük kanallarda, küçük köprüler altından geçerek güzel bir süre geçirdik. Gondolcu çok kısa, sadece dönüş için büyük kanala çıktı. Çünkü bazı kanallar, tıpkı caddeler gibi tek yöndü.

Vapuretto’ları bir de farklı bakış açısıyla gördük goldoldan. Alaz da kendisine sallanan/sallanmayan her eli selamladı gezi boyunca.

Rahat bir gün vardı önümüzde ve Venedik’te park olur mu, olur deyip bulduk bir tane: Parco Savorgnan. Tren istasyonuna yakın, büyük ve geniş bir yeşil alan içinde çocuk parkı. Günlerdir vapurlar, kanallar, köprüler ve güvercinler ile idare eden Alaz, parkı görünce çok sevindi. İtalyan ailelerin çocuklarıyla kaynaşmaya çalıştı. Pazar günü olduğundan ailecek dışardaydı herkes.

Ufak bir kafede makarnalı atıştırma ardından Ponte degli Scalzi isimli köprü ile karşı kıyıya geçtik yürüyerek. Büyük kanalın güneyini, San Polo sokaklarını, meydanlarını gezdik. Her güzel meydanda mola veriyorduk Alaz’ın koşturması ve eğlenmesi için. Akşamki uçak yolculuğu için gündüz ne kadar çok hareket ederse o kadar iyi, diye düşündük. Dondurma molaları eşliğinde turistler gibi aceleyle değil, İtalyanlar gibi salınarak bir pazar günü geçiriyorduk.

Paskalya tatili olduğu için çoğu dükkan kapalıydı. Maskeleriyle ünlü Venedik’te çeşit çeşit, değişik fiyat aralıklarında ve boyutta maske satılıyor. Şubat ayında Avrupa’nın en büyük karnavallarından biri olan Venedik Karnavalı var. Rengarenk kostümler ve maskeler bu karnavaldan ötürü. Kışın Venedik’e gidilmez, demeyin yani bilginize

Dolambaçlı dar sokaklardan ve köprülerden geçerek Rialto‘ya vardık gene. Zaten öncesinde yürüyerek kuzeye, (karşıya) geçme imkanı yok. Orada cam işleri yapan bir mağazaya girdik. Alaz pusetinde yorgun ve durgundu. Cam işleyen adamın karşısında onu bırakıp, camdan yapılmış eşyalara bakındık eve hatıra birkaç eşya almak için. Bizim oğlan adamı izlerken uyuyakalmış. Oh! Mağaza, dükkan gezmek, alışveriş yapmak için bundan iyi fırsat mı olur?

Cam işlemeleri alırken Çin malı olmamasına dikkat edin. Genelde Murano yazısında da belirttiğim gibi sertifikası bulunuyor orijinallerin.

Bu da bir çanta mağazası. Kullanması ne kadar pratik olur bilmem; ama seyretmesi güzel. Biblo gibiler 🙂
Otele dönerken başka bir meydanda kafeye oturup Alaz uyurken son birer İtalyan espressosu içtik. Artık Venedik’te son saatlerimizdi. İtalya gezisini Venedik ile bitirmek bence çok güzel olmuştu, aklınızda bulunsun.

Havaalanına gitmek için otobüse bindik. Tüm kapılar aynı anda açılınca boşuna sıra beklemiş olduk. Üstelik ne sıra, ne çocuklu insana saygı vardı. İtalyanlar’dan ötürü mü, gelen turistler mi öyle bilmiyorum. Alaz kucağımda güçlükle yer buldum tıklım tıklım kalabalık otobüste. Venedik’e trenle gelmek çok akıllıca olmuş. Havaalanına gitmek için bir de denizyolu opsiyonu vardı; ama saatleri bize tersti diye hatırlıyorum.

Havaalanında ise Alaz’dan mutlusu yoktu. 10 gün sonunda evi ve oyuncaklarını özlediği belliydi.

Bebeklilere, çocuklulara, engellilere ve hamilelere öncelik sırası veriliyor Venedik’teki Marco Polo Havaalanı’nda. Hem check-in esnasında, hem de uçağa binerken. Bu nedenle hemen hemen hiç sıra beklemedik. Otobüs çilesinin karşılığı olsa gerek 🙂

Bu güzel kek de bademli, portakallı Pascalya keki. Bizimle birlikte Londra’ya dek parçalanmadan tam bir halde geldi; ama çabuk tükendi.

Böylece Roma‘da başlayan, Floransa ve Siena duraklarıyla Venedik‘te son bulan İtalya gezimiz bitti. Sorularınız olursa seve seve yanıtlarım. Çocukla seyahat için İtalya’yı öneririm. Önceki yazılar için: İtalya Seyahatimiz linkinden diğer günlerimizdeki gezilere gözatabilirsiniz.

Yazar

2 Yorum Var

  1. Bu 10 günlük serüveni bizlerle de paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Şu sıra 4 yaş civarı oğlumla İtalya tatili planlarken oldukça faydası oldu. Cesaret edip gidebiliriz belki biz de sizin bu yazınızdan gaza gelerek :D.

    Sevgiler

    • Deniz Reply

      İşinize yaradıysa ne mutlu bana… İyi gezmeler dilerim size.
      Sevgiler.

Yorum Yaz

Pin It
Bu sitedeki tüm içerikler Digital Millennium Copyright Act ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu'na istinaden koruma altındadır. Buradaki hiçbir içerik (Yazı, Fotoğraf, Video vb.) site KULLANIM ŞARTLARI'nda da belirtildiği üzere izinsiz olarak kopyalanamaz, alıntı yapılamaz, başka yerde yayınlanamaz

© 2019 Tasarım Blogger Tasarım.