Bir devrin daha sonuna yaklaşıyoruz…
Ben ikinci kez anne olmaya ne kadar hazırım bilmiyorum; ama Alaz ilk kez abi olmaya çoktandır hazır. Bir yerde kış kelimesini duyduğunda gözleri parlıyor. Çünkü ona neler olacağını ayrıntılı olarak ve onun anlayacabileceği şekilde anlattık…
6 haftalık hamileyken öğrendi bebeği, Aleksa ismini taktı (arkadaşı Alex ve onun kardeşi Melissa’dan esinlendiğini düşünüyoruz). O günden beri de:
‘Aleksa ne zaman doğacak?‘
Sabahları yanımıza gelip, ‘Aleksa bugün mü doğacak?‘
Doktora gittiğimi duyduysa, ‘Aleksa’yı karnından çıkarmaya mı gidiyorsun?‘ cümleleri bizim evden eksilmedi.
Biz de ona kafasında canlansın diye hikayeler anlatıyoruz son birkaç aydır. Öncelikle mevsimleri öğretmeye çalıştım.
Şimdi yaz; yazları denize giriyoruz, şort ve terlik giyiyoruz.
Sonra sonbahar gelir; ağaçların yaprakları kuruyup dökülür. Yağmur yağar, ceket giyeriz.
Ardından kış gelecek; kar yağacak, manto ve kazak giyeceğiz, bere – eldiven takacağız. Çok soğuk olacak, dıdıdıdı üşüyeceğiz…
Kış geldiğinde Aleksa doğacak, diye de söyledim; ama bu kez her sabah uyanıp ‘Anne, kış oldu mu?‘ diye sormaya başladı. Tabii bir de mevsimler içiçe geçtiğinden yaz ortası yağmur yağdı; üşüyüp ceket giydiğimiz oldu. Eylül’de havalar ısındı, göle girdik, şortla gezdik. İyice kafası karıştı.
Bu kez sıralama yapmayı denedim. Ağaçların yaprakları dökülecek, dallarda hiç yaprak kalmayacak, sonra anneanne uçağa binip buraya gelecek, havalar çok soğuyacak, kardan adam yapacağız, işte o zaman Aleksa gelecek.
Elbette bu kez ağaçtan yaprakların düştüğünü görünce bana gösterip sevinç çığlıkları atmaya başladı. Tabii ‘Anne, Christmas (çam) ağaçlarının yaprağı neden dökülmüyor?‘ diye sormayı ihmal etmedi. Bazen çocukların nelere dikkat edebildiğine şaşırmamak elde değil!
Daha bu sabah kreşe götürürken, ‘Hava soğukmuş bugün, üşümüyorsun değil mi?‘ dedim ve bingo! ‘Kış geldi, yaşasın!‘ cevabını yapıştırdı.
Bizim evin gündemi epeydir böyle. Arada hala gezip tozuyoruz, İsviçre ve Zürih‘i keşfediyoruz; ama uçağa binme ihtimali ortadan kalktığından İsviçre içinde trenle yolculuk yapıyor, en fazla bir geceyi evden uzakta geçiriyoruz. Ne olur ne olmaz-dan çok, ben rahat edemiyorum artık yere göğe sığamayıp, 15 dakika yürüyüşte nefes nefese kalıp. Tabii Alaz’ın parklarda ‘Hadi anne sen de benimle atla!‘ diyerek bana 70 cm yüksekliğindeki duvarları göstermesi, onunla kaydıraktan kaymadığım için gücenmesi ayrı hikaye!
* Bebeğin adı Aleksa olmayacak; ama henüz isim bulamadığımızdan herkes Aleksa diye biliyor. Önerilere açığız…
2 Yorum Var
Herkes bebeğinin ismini özene bezene koyar elbet ama önerilere açığım dediğin için tutamadım kendimi. Alaz ismi gibi kısa ama güçlü Aslı ve Alya benim aklıma gelenler. Tabi kendi ismin diye demiyorum :p :)) sevgiler. IG:aslivedefne Mail. aslihanbalkan@gmail.com Blog:aslivedefne.blogspot.com.tr
Merhaba Aslıhan, yorumun ve isim önerilerin için çok teşekkürler. İkisi de listemizdeki isimler, hatta Defne de, önerilerinden biri bir arkaşımızın ismi o nedenle de kararsızız 🙂
Sevgiler!