Geçen hafta minik kızımız ailemize katıldı. Farkettik ki, henüz Alaz 3 yaşında olmasına rağmen, o ilk günlerini unutmuşuz. İstemsiz mimiklerini, akşam başlayan gaz sancılarını, bez değiştirmeyi, emzirme acısını, mis gibi bebek kokusunu, kucağımdaki sıcaklığının verdiği huzuru unutmuşuz…
Öte yandan evde 3 senedir her daim ilgi gören küçük; ama artık büyük olan çocuk var. Onun değişken halleri, burnu akarken bebeği sürekli öpmesi hatta bazen uyandırması, kafasını, yanağını sıkıştırması derken ufaklık hırpalanmaya alışıyor. Bazen memnun olmadığını belirtmek için son ses bağırmayı da ihmal etmiyor…
Blogu açarken ‘Kırkı çıkmadan kapı dışarı çıkan annelerden‘ olduğumu söylemiştim. Dün, yani 9. günümüzde, sabah okula gitmek istemeyen; babası okulda bırakırken dudağını büzüştüren oğlum içimi acıttı. İşte bize fırsat dedim ve akşamüzeri bebişi emzirip, sarıp sarmalayıp sonra da Babybjörn’e sıkıştırıp çıktık dışarı. Kış bebeği de böyle oluyormuş; onu mu bunu mu giydirsem/giysem diye düşünüyor insan. Eh bu da yeni bir tecrübe…
Otobüste ve kreşe yürürken hiç sorun çıkarmadı. Okula vardığımızda tüm görevliler başımıza üşüştü bebeği görmek için. Henüz Alaz sınıftaydı ve o farketmeden doğum ayrıntılarından bebeğin kime benzediğine dair uzun bir muhabbet yapabildik. Daha sonra Alaz’ı çağırdılar. Alaz bizi görünce havalara uçtu! Biz gelmeden az önce düşüp dudağını patlatmış, ‘anne’ diye ağlamış. Gitmemiz ona büyük moral oldu yani. Sezeryan dikişleri ve bel ağrısı sebebiyle fazla ayakta duramadığımdan Alaz’ın giyinmesini beklerken oturmak zorunda kaldım; ama yine de dışarı çıkmak iyi gelmişti. Hem akşamüzeri gaz sancıları başlayan bebiş kanguruda sakince uyuyordu, hem de Alaz artık iyileştiğimi, sokağa çıkabildiğimi gördüğü için çok mutluydu.
2 Yorum Var
Aaa tebrikler 🙂 Güle gül büyütün!
Çok teşekkürler 🙂 Sevgiler!