Çikolata hikayelerinin 3. bölümü başlıyor…
İsviçre’nin en ünlü çikolata markalarından Lindt & Sprüngli Fabrikası Kilchberg’de. Sabah, akşam günün farklı saatlerinde sokağa veya balkona çıkınca mis gibi bir çikolata belki de vanilya kokusu gelir. İnsanı çıldırtır!
İlk taşındığımızda ‘Kim bu her sabah kek, kurabiye pişiren?‘ diye çatlıyordum meraktan. Sonra aklıma geldi fabrikadan geliyordu o koku… Hamileyken canım çekerdi; bu sebeple günde ne kadar çikolata tükettim bilmem? Alaz ile arada bir gideriz fabrika satış mağazasına. İşte o günden kareler…
Havaalanı fiyatından daha ekonomik bu büyük boy çikolatalar |
Hangisini alalım diye Alaz düşünüyor 🙂 |
Öyle de söz dinleyen bir oğlum var ki, çocuk bu hepsini almak ister, yemek ister. Ben bile istiyorum bazen! Alaz kurallara bağlı, eğer ‘1 tane alacağız, hangisini istiyorsan seç‘ dediysem en fazla 2 tane ister. Ya da ‘Evde yemekten sonra yiyeceğiz‘ dersem. Yemeğe dek sabreder; ama asla unutmaz… Unutturmaz.
Fabrika önündeki otobüs durağında bekleyen, ellerinde birkaç paket dolusu çikolata almış turistleri görmediğim gün yoktur. Kişi başına yılda 12 kilogram çikolata tüketilen ülkede, acaba bunun kaç kilosunu turistler alıp götürüyor?
Federer’in tenis raketi çikolatası |
Kasım sonunda Noel sebebiyle güzelce süslemişler fabrikanın ve satış mağazasının önünü. Bebekleri slinge koyup yürüdük bir gün. Doğum için buraya gelen ailem de Türkiye’ye dönmeden önce, o durakta gördüğüm turist kervanına katılıp torbalar dolusu çikolata satın aldı. Yemekleri, suyu ne İngiltere’de ne de burada beğenen, illa Türk sebzesi, eti, yemeği diye buradakilere burun kıvıran ailem için çikolata deyince akan sular durdu. Senelik çikolata ihtiyaçlarını fazlasıyla depoladılar.
Çikolatacının Santa’sı |
Çikolata hikayelerinin diğer yazılarını okudunuz mu?