Londra’da beni en çok etkileyen yerlerden biri de Doğal Tarih Müzesi. Hem içerisi hem de dışarıdan görünüşü muhteşem. Bu müzeyi çocuk sahibi olmadan önce defalarca gezmiştim; ama her gelişimde daha farklı gelir, kendini yeniler. Her seferinde bir bölüm üzerine yoğunlaşarak müzenin hakkını verip doya doya incelemeli. Elbette turist olunca bu mümkün olmuyor.
Haftasonları girişte her daim sıra var |
Bir de çocukla olunca… Tüm müzeyi gezmek, bir güne sığdırmaya çalışmak özellikle de küçük bir çocukla saçmalık olurdu. Müze renkli bölgelere ayrılmış, girişteki haritalardan neleri görmek istediğinize göre yön belirlemekte fayda var. Biz geçen defa Mamut sergisini gezmiştik. Bu kez de Alaz her yöne gitmekten, merdivenleri tırmanıp inmekten çok mutluydu; ama dinozorlar üzerine yoğunlaştık. Elbette Darwin’e selam vermeden geçmek olmazdı…
Darwin, Alaz; Alaz, Darwin… |
Blue Zone (Mavi Bölge) dinozorlardan dev memeli hayvanlara dek dünyanın farklı türlerini kapsıyor. Red Zone (Kırmızı Bölge) yeryüzünün oluşumuna katkısı olan olayları anlatıyor. Yürüyen merdivenle içinden geçebileceğiniz dev bir Dünya kapsülü de var. Green Zone (Yeşil Bölge) ise su ve içinde yaşadığımız çevre etkileşimlerini gösterirken Orange Zone’da (Turuncu Bölge) Darwin Merkezi’nde yaban hayatı ve habitatları var.
Ben bile heyecanlandım bu şekilde girince |
Müzenin ünlü girişi ve haftasonu kalabalığı |
Girişte büyük-küçük herkesin ilgisini çeken dev bir dinozor dipolodocus iskeleti var. Alaz’ın dinozorlara karşı ilgisi olduğu kadar korkusu da vardı. Bu bölümdeki dinozora ve diğer iri hayvan iskeletlerine karşı korku yerine ilgiyle yaklaşması hareketli T-Rex için umut veriyordu bize.
Müzede birçok intereaktif anlatım mevcut. Çocuklar bu tür şeylere bayılıyor. Okumaları olmasa da resimlere bakmak ilginç geliyor. Biz yetişkinler için de bilgilendirici tabii.
Dinozor kısmı genelde en kalabalık olan bölüm. O nedenle erken gitmekte fayda var. Asma katlarda gezinmek için puseti vestiyere bırakmanız önerilir.
Alaz’ın henüz korkmadığı asma kat |
Her sergilenen nesne bir güzel etiketlenmiş. Böylece isim telaffuzundan fiziksel özelliklerine birçok bilgi öğrenmek mümkün. Resimlerle de desteklendiğinden ufak bir çocuk bile bir kısmını anlayabilir.
Kimi gerçek gibi değil mi? |
Nihayet geldik herkesin merakla görmeyi beklediği T-Rex’e. İlk gördüğümde Alaz’a hamileydim ve büyülenmiştim. Bir gün Alaz’la birlikte bu dev yaratığa bakacağımızı o zamanlar hayal bile edemezdim.
Dev T-Rex’in sesi, loş ışığa doğru ilerlerken görüntüsünden önce duyuluyor. Bu nedenle küçük çocuklar için oldukça korkunç. Hareketli dinozorun bir dişi 15cm büyüklüğünde. İriliğini tahmin edin artık…
Alaz’ın ödü patlamakla birlikte bana sarılırken bir yandan da oraya bakmaktan kendini alıkoyamıyordu. T-Rex ağır hareketleri, sesi ve ortalığı toza bulamasıyla o yaşta bir çocuğun kafasında nasıl yer eder bilmiyorum. Alaz hala merak etmekle birlikte (hem giderim hem ağlarım misali) yok olduklarını defalarca anlatsak da dinozorlardan korkar…
Öte yandan müzenin ilerleyen kısmında kendi boyutundan küçük dinozorları gördüğünde ‘Bak bundan korkmuyorum ki‘ diyebiliyordu.
Doğal Tarih Müzesi, Londra’nın müzeler bölgesi olarak bilinen Kensington’da. Daha önce bahsettiğim Bilim Müzesi ve V&A Sanat Müzesi de çok yakınlarında…