AquaDome 4 yıldızsa, Avusturya’nın 5 yıldızlı otelleri nasıldır kim bilir?
Avusturya’nın Langenfeld bölgesinde, Oberlangenfeld’de bulunan termal spa oteline gitmemize Avusturyalı arkadaşlarımız vesile oldu. Onların her sene gittikleri bir otel. İkinci gün, havuz başındaki yarım uykular yerine iyice dinlensin diye Beliz’i uyutmak için odaya getirdim ve kızım uyanmıyor. Mahsur kalınca size anlatayım istedim oteli.
Soldaki çocuk havuzu, gemi şekline dikkat! |
Balayı çiftleri için oldukça romantik olabilir özellikle de kışın evlenirseniz. İkinci baharını yaşayan teyzeler/amcalar için de güzel bir seçenek; hem spa hem termal. Gelelim çocuklulara…
Çocuklar için cennet! 2-10 yaş arası çocuklarınız buraya bayılır. Birbirinden güzel çocuk oyun havuzları; açık hava, kapalı, karışık hepsinde birbir çeşit eğlence var. 3 yaş üzerini çocuk kulübüne bırakabilirsiniz, nitekim dün akşam yemeğinin sonuna doğru kuduran Alaz’ı ve arkadaşı Andreas’ı oraya postaladık. 3 yaş altı, özel bakıcı tutmazsanız her daim sizinle. O nedenle bebekliler için güzel; ama özgür olamıyorsunuz. Tabii anneanne/babaanne getirirseniz yanınızda, o daha güzel 🙂
Hem çocuklu aile hem balayı çifti, romantizm falan nasıl oluyor derseniz… Çocuklu bölümler, oyun havuzları genelde ayrı bir bölümde. Bazı havuzlara 15 yaş altı alınmıyor. Akşam yemek de 6:30’da başlıyor, yani 8 gibi yemeğe giderseniz çocuklu aileler pek ortada kalmıyor. Zaten onların oturdukları yerleri de ayırmışlar gibi geldi bana.
Yemekler nefis… Her gece farklı bir tema var. Dün balıktı, bu akşam İtalyan. A’la carte ; ama kısmen açık büfe. Salata, peynir, soğuk etler, mezeler ve çocuklar için açık büfe her gece var. Dün gece açık büfe olarak tatlılar vardı ve ben hayatımda o kadar çeşit tatlıyı bir arada Antalya otellerinde bile görmedim. Çikolata şelalesi bile vardı.
Sabah kahvaltısı da açık büfe. Kekler, tatlı/çekirdekli/cevizli-fındıklı ekmekler, peynirler, gözünün önünde sıkılan taze meyve suları… Kısacası hem göze hem mideye hitap etti.
Otelin asıl kısmı spa. Birkaç tane farklı bölümü var. Henüz gitmek nasip olmadı; ama bu geceyarısına dek açıkmış bir ara kaçmayı deneyeceğim. İşin garibi, bazı bölümler ‘No textile’ yani çıplak girmek gerekiyormuş.
Bizim kız uyandı ve ardından yazana dek günler geçti, eve döndük. 3 gece 4 günün sonundaki izlenimlerim ile devam ediyorum anlatmaya…
Açık havuzlar |
Hava sıcaklığı -15’lerde de olsa, biz oradayken +10/15 gibiydi, havuz suyu sıcaklıkları 35 derece civarında. Bu nedenle su içinde hareket ettikçe üşümüyorsunuz. Beliz bile kucağımızda her gün o havuz bu havuz gezdi; gıkı çıkmadı. Üşümedi demek. Alaz açık havadaki çocuk havuzuna bayıldı. Kahvaltıdan sonra 10’dan akşam 5’e dek havuzdaydı.
Kız değil mi işte, aynalara bayılıyor! |
Biri havuz kısmında, diğeri restoran kısmında iki adet çocuk kulübü var. Beliz de bu aynalı oyuncağa bayıldı. Alaz ve arkadaşı her akşam kulüp kapanana dek oradalardı. Biz de bebekler elverdiğince rahat rahat yetişkin muhabbetiyle yemek yiyebildik.
Bir akşamüzeri çocukları babaya bırakıp Spa katına çıktım. İkinci kat, otel dışından günlük gelenlerin de olduğu bir yer ve saunalar gerçekten de çıplak insan doluydu. Spanın üçüncü katı olan otel müşterilerine ait bölümlere geçtim. ‘Relax’ katında sessizlik hakimdi. Şezlonga, sallanan sandalyeye, salıncaklara, hamaklara oturmuş, yatmış kitabını-dergisini okuyan rahatlatıcı çaylarını yudumlayan insanlarla pardon yetişkinlerle doluydu. Ben de çayımı alıp oturdum bir köşeye.
Saunalara, hijyen nedeniyle çıplak girilmesi şart. Bizde hep ayıp olan şey -çıplaklık-, doktora gidince bile soyunmaya çekiniriz, bu insanlar için ne kadar da normalmiş. Mineral odasındaki hamaklar ve mineral duşu denedim; aromatik bir tuzu vücuda sürtüp sıcak-soğuk bir dizi duşlardan geçiyorsun.
Kapalı havuzlar |
Terasa çıktım ve yazı başındaki ilk fotoğrafı da oradan çektim. Üçlü yuvarlak havuzun biri tuzlu su, diğeri sülfürlü su, sonuncu da jakuzi.
Alaz ve Andreas yemekte yetişkinlerden ayrı çocuk masasında oturup yediler bir akşam. Ardından görevli abla onları oyun odasına götürdü. Son gece ise Beliz’in gündüz uykuları şaştı ve saat 7 olmadan odada uyuyakaldı. Akşam uykusuna bağladı. O gece Beliz’i odada bıraktık. Resepsiyondaki telefon sistemi ile oda dinlenebiliyor; yine de içimiz rahat değildi. Odadaki bilgisayarı açtık ve masadan ona bağlanıp bir yandan yemek yedik bir yandan uyuyan kızımızı izledik.
Başka bir gece de ikisini uyutup, 1 saatliğine bakıcı çağırıp, akşam 10’da havuza gittik eşimle. Açık havadaki 3 havuz, gerek ışıklandırma gerek sakinlik nedeni ile oldukça romantikti. Zaten genelde genç ve orta yaşlı çiftler vardı. Bir de bizim gibi çocukları uyutup kaçanlar! İyi ki yapmışız; çünkü gece dağları göremesek de suların üzerinden çıkan buharlar ve ışıklandırma ile hareketimizden oluşan yakamozlar harika bir görüntü yaratıyordu.
Gözü çocuk havuzunda yüzen abisinde! |
Check-out 11’de. Sabah kuşları 6’da kaldırdığından 11’e dek kahvaltı da yaptık, Alaz’la çocuk havuzunda da oynadım, Beliz şezlongda da uyudu, ailecek tuzlu su havuzunda da yüzdük, odayı da topladık. Erken kalkan yol alır 🙂
Alaz’ın eve dönmek istemediği ilk tatil yeriydi. Check-out esnasında otelin hediyesi kek de güzel bir jest oldu.
Kısacası yolunuz Orta Avrupa’ya düşerse 1 gece de olsa AquaDome’da kalın bence. Kar yağarken havuzda yüzmek için belki bir kez daha gideriz biz de?