Bebeğinden, çocuğuna hatta yetişkinlere bile eğlence vardı KinderCity’de.
|
Sinema girişi |
Kindercity, Zürih’in doğusunda, Uster’de, ‘discovery museum’ olarak geçen, çocukların birçok şeyi elleyerek, görerek, dokunarak deneyimlediği bir aktivite merkezi. Birçok kattan oluşan binada, çocukları yönetmek büyük ve kapalı oyun alanlarına göre daha kolay.
Girişte, üzerinde çeşitli hayvanların olduğu dev bir ağaç bulunmakta. Bu katta ‘Kino Theater‘ da var ve 3D çocuk filmleri oynatılmakta.
|
Enerji dönüşümü |
Her bölümün girişi ve çıkışında kapılar bulunuyor ve biletinizi okutmanız gerekiyor. Bu nedenle çocukların kaçması pek mümkün değil. Chaferliweg bölümü, çocukların dokunarak, zıplayarak öğrenip eğleneceği birçok aktivite ile dolu. Su çevrimini gösteren maketler, dev bir cep telefonu, hayvanlar, atıkların ayrışması – plastik şişelerden çantalar yapılması ve meyve/sebze atıklarının gübreye dönüşmesi gibi öğretici bölümler mevcut. Hatta Alaz, plastik domates-biberleri kompost yapma işine öyle bir daldı ki ayıramadık oradan. Komik aynalar, yerde müzik aletleri, bebekler için emekleme bölümleri ve daha neler neler…
|
Kuşlar |
|
İsviçre dağları ve teleferikleri |
|
Geri dönüşümlü plastikten üretilen ürünler |
|
Kablolar, cep telefonları, bilgisayarlar vs… |
|
Canlı yayına hazırız! |
Benim en keyif aldığım yerlerden biri, TV stüdyolarında hava durumunu sunmaktı. Kamera ile kendimizi kayıda alıp daha sonra izleyebiliyorduk.
|
Yağmur nasıl yağıyor? |
|
Ben en iyisi 111111111’i arayayım! |
|
Su akar Alaz bakar 🙂 |
Üst katta eğlence devam ediyordu elbette. Birçok kapalı oyun parkına göre daha bilgilendirici olduğu kesin. Yetişkinlerin bile sıkılacağını zannetmiyorum.
|
Dişlerimizi doğru fırçalayalım |
|
Ben buraya tırmanırım |
Bu iplere tırmanırken bile vücudun hangi kaslarının çalıştığını gösteren bir şema var. Salonun bir köşesi mağara haline getirilmiş ve duvarlarına ilk insanların çizdiği türden resimler çizilmiş.
|
İlk insanlar ve mağaraları |
|
Sulu oyun alanı |
Çocukların elini, kolunu sokup ıslanacağı bir alan. Londra Science Museum‘daki gibi koruyucu yelek sağlasalar çok güzel olurdu. Çünkü yanıma yedek giysi almadığımdan Alaz’ın buradaki oyununa biraz fazla karışmış olabilirim…
|
Emekleme çağındakiler de unutulmamış! |
|
Kendin pişir, kendin ye! |
Henüz ilk bölümü tamamladığımızda öğle yemeği saati gelmişti bile. Orta katta yemek servisi olan bir kafe bulunuyor. Hatta Alaz, malzemeleri alıp kendi pizza hamurunu kendisi açtı. Onlar pişirdiler ve Alaz afiyetle yedi. Yoksa yemeye niyeti yoktu zaten oynamaktan! O nedenle bu yemek olayını bile eğlenceye çevirmeleri güzel olmuş. Piknik için yer yok. Kafede legolar, play mobil, minik evler, bisikletler gibi birçok oyuncak var. Sadece kafede bile oturmak çocuğu oyalar aslına bakarsan.
|
Girişte bahsettiğim ağaç, çatıya dek uzanıyor |
Binanın çatısında açıkhavada bir oyun alanı da var. Hava güzel ise, Mart ayı olmasına rağmen biz oradayken nefisti, açık oluyormuş. Çocuklar giriş ücretine ek bir ücretle trene, go-cart arabalarına binebilirler veya bungy-jumping yapabilirler. Küçük bir de oyun parkı var terasta.
|
Tren |
|
Terasta park |
Bu oyun odalarına ilave olarak bir de mutfak atölyesi var; ekmek, çikolata gibi şeylerin yapıldığı. Günde belirli bir saat açık olduğu için ona giremedik. Bir de dinozor bölümü vardı, ona da zamanımız yetmediğinden göremedik.
Giriş ücreti pahalı; ama yıllık üyelik oldukça ekonomik. Yılda 3 kez gidersek ücretini karşılıyor. Öyle kalabalık bir yer de değil resimlerde gördüğünüz gibi. Bebek arabası ile gezmek mümkün. Her katta tuvalet ve bez değiştirme üniteleri, odaları var. Emzirmek için de kullanılır. Ben terastaki koltuklarda emzirdim Beliz’i. Girişte ceket, çanta gibi fazla eşyaları bırakabileceğiniz kilitli dolaplar da var. Hediyelik eşya dükkanı da 🙂
Kısacası biz epey eğlendik ve öğrendik. Seneye Mart ayına dek Beliz’in de emekleyeceğini ve bu oyun şehrinden daha çok zevk alacağımızı düşünüyorum.