Ne oluyor da tatile gidince bu çocuk değişiyor, diyenlerden misiniz benim gibi?
Türkiye’ye gittiğimiz aile ziyaretlerinde, Alaz tek çocukken de, kardeşi olunca da, çocuklarla anneanne / babaanne / dedeler bol bol ilgilensin, birlikte vakit geçirsinler, diye düşünürdüm…
- Sabah uyanınca aile büyüklerinin yanına gönderir, hem onlar baş başa kalsınlar hem de ben biraz daha uyuyayım derdim.
- Yemeklerini onlar yedirsin, ben zaten hep yediriyorum, derdim.
- Onu alıp parka götürsünler isterdim.
- Birlikte oyun oynamalarını teklif ederdim. Gerekirse karşılığında sofrayı ben hazırlardım, ya da bulaşık makinesini boşaltırdım.
- Hatta tuvalete giderken yanında illa beni istemezse anneannesini gönderirdim.
- Ellerini yıkama, giydirme, altını değiştirme gibi her türlü ihtiyacını onlar giderirdi severek ve isteyerek.
Uyutma görevi ise hep benimdi. Ta ki Beliz doğana dek. Beliz doğunca uyuma öncesi olaylarını ki biz buna çiş-diş-kitap-yatak deriz aramızda, evdeysek babası, annemlerdeysek genelde anneannesi üstlenir oldu.
Ben onunla oyun oynuyor, arada mıncıklayıp güreşiyor ve uyutuyordum.
Ailemin yanındayken, yani babası bizimle değilken, 2. yaşından sonra Alaz daha çılgın bir çocuk olmaya başladı. Ya da evde yapmadığı şeyleri istiyordu ve yapıyordu. Bazen kahve muhabbeti bile yapamıyordum annemle. Tabii ki evden kalabalık ortamda, aile büyükleri yanında biraz şımarıklık yapacaktı. Biz de öyle değil miydik çocukken? Yine de beni çileden çıkarttığı oluyordu ve şaşırıyordum; ‘Benim çocuğum böyle değildi, bozuldu‘ diyordum. Nasıl çocuk yetiştiriyorsunuz böyle bakışlarını gördüğüm annemi ikna etmeye çabalıyordum: ‘Yok anne, evde hiç böyle değil‘ …
Sebebini bazen babadan uzakta olmasına, bazen benim sadece onunla ilgilenmediğim için kızmasına bağlıyordum. Ne de olsa Londra’da yaşarken ikimizdik hep gece-gündüz. Herşeyi birlikte yapıyorduk. Tatile, aile yanına gelince ise ben de haklı olarak annemle – kız kardeşimle – yeğenimle ya da gelen giden ile vakit geçirmek istiyordum.
Bugün tesadüfen Blogcu Anne’nin eski bir yazısına denk geldim: Anne Olmayı Unutma.
Şöyle diyor: İlk 3 sene bebeğin temel ihtiyaçlarını annesi karşılamalı. Evet, Alaz’ın her şeyini ben karşılıyordum. Kreşe gittiği 2 yarım gün hariç hep birlikteydik. Yemek yedirme, giydirme, uyutma hepsi benim görevimdi. Severek ve isteyerek yapıyordum bunları. Tatile gidince ise bu temel ihtiyaçları gidermeyi başkalarına devrediyordum. Ben oğlum da dahil herkese iyilik yaptığımı düşünüyordum; ama yanılmışım. Elif’in yazdıklarını okuyunca farkettim bunu. Çocuğun senden istediği öncelikle temel ihtiyaçlarını karşılaman, anne olman demiş.
Evde melek gibi olan, beni anlayan, dinleyen, yardım eden oğlumu tatildeyken anneanne / babaanne evinde herşeye ağlayan, itiraz eden, istediği olmayınca daha çok bağıran bir çocuğa ben çeviriyordum. İstemeden ve hatta farkında olmadan…
Hatamı anladım, ders alındı. Sanıyorum çocuklarımız arasındaki yaş farkı da hemen hemen aynı olan Elif’in eski yazılarını bulup okusam iyi olacak.
Fotoğraf: https://www.flickr.com/photos/22750018@N05/
2 Yorum Var
Bak bu yazına katılamadım işte! Aynen senin gibi ben de Türkiye'ye gittiğimde çocuğumu tanıyamıyorum ama senin aksine benim başkasına devretme gibi bir lüksüm hiç olmadı Maya'yı ve temel ihtiyaçlarını, beslenmesini ve uykusunu hep ben karşılıyorum. Çünkü ne büyükanneler ne de Maya buna yanaşıyor. (Düşünebiliyor musun daha Maya'yı 3 saatten fazla bıraktığım ya da uykuya yatırabilen KİMSE olmadı, yazık be bana). Ama sonuç aynı; çocuk çok değişiyor. Nedeni bence şu; iki farklı sistem bir araya geliyor, annenin kuralları VS yanında kalınan evin kuralları ve bunlar genellikle çakışıyor ya da senin hayır dediğine anane kıyamayıp hatta senden gizli eveti basıyor, bu da çocukta bocalamaya ve bocaladıkça da azmaya, diğer kuralların da yıkılıp yıkılamaz olduğunu deneme isteğine neden oluyor. Bu nedenle eve gelince 1 hafta sonra normale döndürüyorsun çünkü bakıyor burdaki kurallar sabit.. Bilmiyorum bana böyle geliyor..
Sen de haklısın 🙂 TR'de şımardıkları gerçek, bizi denedikleri daha isyankar oldukları… Benim açımdan biraz da bu yazıda bahsettiklerim vardı sanki.