Camogli’den yaz sezonunda Portofino’ya direk giden tekneler bulmak mümkünmüş; ama Ekim’den itibaren sezon bittiğinden ötürü, Camogli’den Portofino’ya gitmek için 3 seçeneğimiz vardı;
1- Yürümek; 4 saatlik bir yürüyüş olurdu; ama bebek arabasına uygun olmayan yollardan dolayı bunu yapmamız pek mantıklı değildi, 2 küçük çocukla.
2- Araba ile gitmek; çocuklarla gitmek için en kolay yöntemdi. Portofino’da park yeri bulmakta zorlanabilirdik.
3- Trene binip İtalyanlar’ın arasına karışmak, sonrasında tekneyle turistik bir gezi yapmak ve şartları esnetmek. Tren ve tekne ise çocukların bayıldığı ulaşım şekli diyebilirim.
Santa Margherita Ligure tren istasyonundan şehrin manzarası |
Üçüncü şıkkı seçtik. Camogli’den bir banliyö trenine binip, onlarca İtalyan öğrenci ile birlikte, Santa Margherita Ligure İstasyonu’nda indik. Manzaramız yukarıdaki gibiydi. Tekneye binmek için denize doğru ilerledik.
Sahili ve teknelerin kalkış yerini bulmak zor olmadı. Bir sonraki tekne saatine dek, yaklaşık bir saat oyalanmamız gerekti çocuklarla. Sahildeki Kristof Kolomb anıtı çevresinde dolaştık ve bulduğumuz bir meydanda, Revello’dan satın aldığımız focaccia-ları hüplettik. Ardından koşturmaca oynadık.
Santa Margherita Ligure, Camogli’den daha büyük bir balıkçı şehri. Kendi limanı da var, otobüsleri de. Burası da Portofino veya Cinque Terre gezileri yapmak isteyenlere konaklamak için ideal bir yer olsa gerek.
Santa Margherita Ligure sahili ve kalesi |
Bir tekne dolusu Amerika’lı orta yaş üzeri turistle Portofino yoluna koyulduk. Amerikalılar için İtalya çok önemli, Woody Allen filmlerinden de bilirsiniz! Beliz ve Alaz onlara özledikleri torunlarını hatırlatmış olmalılar ki, gözleri manzaradan çok bizim çocukların üzerindeydi. Çığlıklar atan kızımı seve seve bir hal oldular!
Portofino yolunda |
Tekne yolculuğu 20-30 dakika sürmüştür en fazla. Sonrasında hep merak ettiğim, aşk-ın bulunduğu kasabaya indik, çocuklu biz ve ikinci bahar yaşayan Amerikalı çiftler.
Rengarenk boyanmış binaları ve ünlü artistleri ağırladığı bilinen bu balıkçı kasabasının adı yunuslardan gelmekteymiş, Latince Portus Delphini, ya da Port of the Dolphin. Hiç tahmin edemezdim!
Tekne yanaştıktan sonra |
İyi ki arabayla gelmemişiz dedik önce. Hem çok küçük bir yerdi; hem de tekneyle kısa bir gezi çocuklara ve bize göre keyifli olmuştu. Koy şeklindeki ufak sahilinde, restoran, kafe ve turistik mağazalar sıralanmıştı. Ara sokaklarına daldık keşif için. Birkaç ufak butik ve otel vardı.
Fiyatları karşılaştırdığımızda, Camogli’den çok daha pahalı olduğunu farkettik. İtalyanlar’ın önerisini dinlemekle iyi yapmışız. Ayrıca Camogli çocuklarla kalmak için daha eğlenceli bir yer. Karşılaştırınca… Ardından sahilde oturduk. Alaz, kumlara resim çizdi, denize taş attı. Beliz de emekledi biraz.
Portofino ara sokaklarında üç aşkımla! |
Portofino’da çocuklarla yapılacak çok bir şey yok. Açıkçası, büyükler için de içmek veya yemek dışında yapacak şey yok; tabii tüm gün oturup manzara seyretmeyi sevmiyorsanız… Bu nedenle yarım günlük bir gezi yeterli gelir.
Teknelere taş atma evladım! |
Romantizm dorukta! |
Küçük bir koy olduğundan teknelerle doluydu tüm sahili. Denize girmek imkansız. Sahilin bir kısmını yürürken, Beliz pusetinde uyuyakaldı. Bu sırada pırlanta yüzük ve aksesuar satan butik bir mağaza gördük. 500 kişilik nüfusu olan bu kasabada, inanması güç; ama sanıyorum ki aşkını bulanlara evlenme teklifi yapan hala çok!
Portofino’nun yarısı |
Beliz’in uyumasından yararlanıp deniz kıyısında bir kafede oturduk. Denizin içinde balık kaynıyordu. Alaz balıklara ekmek attı ve birbirlerinin üzerine çıkıp ekmeği toza çevirmelerini izledik. Espressolarımızı rahat rahat içtikten sonra Beliz uyandı. Bu kez pusete Alaz oturdu ve sahilin diğer kısmına, deniz fenerine doğru giderken o uyuyakaldı. Beliz de slingde bizimle birlikte etrafa bakındı.
Marina etrafına pembe mirketler yerleştirmenin mantığını aramasam mı, gergadanların ne işi var bu romantik kasabada diye sormasam mı? Neyse ki çocukların ilgilerini çektiği kesin.
Deniz fenerini işaret eden pembe mirketler |
Dönüşte yine tekneye bindik; bu kez Amerikalı turistler yoktu. Ardından biraz yokuş çıkıp tren istasyonuna vardık. İtalya’da trenlere binerken biletinizi onaylatmayı unutmayın, yoksa geçersiz sayılabilir. Bu da geçen seneki İtalya gezimizde öğrendiğimiz, ufak bir bilgi olsun size.
Portofino’nun tamamı, ufacık tefecik bir küçük koy |