Türkiye’de kış mevsiminde genelde Şubat ayında olan okul tatiline, sömestr denir ve ismi Fransızca’dan gelmektedir. Anlamı; 6 aydır. Fransa’da akademik yılın her bir yarı dönemine bu isim verilir.
İsviçre’de okulların kış tatili de genelde Şubat ayına denk gelir ve adı ‘Sports Holiday’ yani spor tatili diye geçer.
Neden spor tatili?
1.
Geçenlerde İsviçre’de yaşayan bir İngiliz anne anlattı: 10 yaşında, 3. sınıftaki kızı elinde bir mektupla okuldan gelir. Annesine, bütün arkadaşlarının ve en sevdiği öğretmenin kış kampına gideceğini anlatır. Kendisi de gitmeyi çok ister. Anne, hemen okulu arar. Fakat, kızının kampa gidemeyeceğini öğrenir. Çünkü bu kamp tatili, kayak yapmak içindir ve iyi derecede kayak bilenler gidebilir. Yani Şubat’taki tatili İngiltere’ye giderek, yüksek kaldırımda gezerek, alışveriş yaparak, aile ve arkadaşlarını görerek geçirenler gidemez. Anne bu sırada bunu farkeder! Bu kampa, spor tatilinde dağa gidip kayak yapmayı öğrenmiş çocuklar gidebilir.
Bu arkadaş da neden kış tatilinin adının spor tatili olduğunu anlar ve bu kış çocuklarıyla birlikte özel dersler alarak kayak öğrenmeye karar verir. Böylece kızı, seneye kış kampına gidebilecektir.
2.
Son haftalarda gelen tüm e-maillerin sonunda iyi tatiller dileyenler, sağlıklı kalın, bir tarafınızı kırmayın, başınızı koruyun, gibi cümleler yazıyordu e-mail sonuna.
3.
Alaz’ın okulundan yarıyıl sonu diye gelen mektupta da, kar açısından bu zamana dek şanslı olmayan İsviçre’de, Şubat’ta kar umduklarını, böylece ay sonunda gidilecek kampta eğlenceli bir kayak tatili geçirebilecekleri yazılıydı.
Hepsi bir araya gelince, dedik ki Alaz (ve ileride Beliz) kayak yapmayı küçükken öğrenmeli. Bulunduğumuz kinder otel – çocuk oteli, 6 günlük kayak eğitimi veriyor. Önce 6 gün pek uzun geldi; bu çocuk azıcık tatil de yapsın yazık, dedik. Alaz pek hevesli değil. ‘Gitmeyeceğim’ diye ağlamıyor; ama güle oynaya da gitmiyor. Fakat sonra düşündük ki, o yaş için bu kurs hazırlanmışsa demek ki o da tatilin bir parçası. Hem eminim ki gün gelince bize teşekkür edecek küçük yaşta kaymayı öğrendiği için. Çünkü çocuklar için ne kadar yorucu olsa da boyları kısa olduğundan, korkusuz olduklarından çok daha kolay bu sporu küçükken öğrenmek. Alaz’a da bu sabah kursa giderken söyledik; ‘Keşke biz de çocukken iyice öğrenseydik; ama imkanımız yoktu. Sen şimdi istemiyorsun; ama abi okuluna gittiğinde tüm arkadaşların gibi sen de kayak yapmayı bileceksin’ diye.
Nitekim, ben de Londra’da yaşarken ve orada dağ olmadığından, kışları kayak sporu yapmak yerine sıcak yerlere tatile gittiğimizden, üzerine iki hamilelik ve küçük çocuk sahibi olmak sebebiyle tam 9 senedir kayak yapmadığımı farkettim. Bisiklete binmek gibi birşey belki; ama biz bunun tekniğini öğrenmedik, arkadaş gösterdi biz de karı-koca, taa o zamanlar evli de değildik hatta, bol cesaretle düşe kalka kaydık. En son 9 sene önce Davos’ta kaymıştım ve bana çok zor gelmişti Uludağ ve Kartalkaya ardından.
Bunca aradan sonra, bir de çocuk sahibi olduğumuzdan o deli cesareti de yok pek, adam akıllı bir hatırlama dersi alalım, teknik öğrenelim istedik. Bu sabah Beliz’i otelin kreşine, Alaz’ı kayak dersine bıraktık ve sevgili kocamla 2 saat kayak dersi aldık. İlk saati çocukların eğitim pistindeydi. Mini minicikler; ama nasıl da güzel kayıyorlardı. Fırt diye sağımızdan solumuza, önümüze çıkıyorlardı. Bir kere de çarpan olmadı. Biz de fena değildik; birkaç püf noktası öğrenip, biraz da cesaret kazanıp sağ-salim ayrıldık pistten çocuklarımıza kavuşmak için.
Hocamız ‘pratik önemli’ dedi. Bu 6 gün, Beliz kreşe, Alaz kursa biz de dağa kaymaya artık. Bulduk bir fırsat kaçırmayalım…
NOT: Kinder otel – çocuk oteli ile ilgili ayrıntılar da blogda !
1 Yorum Var
ayyy harika bir tatiilll 🙂