Hayatımdaki en uzun tatili yaptım bu yaz, 5 hafta. 7/24 çocuklarla birlikte, karada-havada yollarda ve hatta uyuturken bile ikisi de iki yanımda ne kadar tatil olduysa o kadar işte. Buna da şükür…
Uzun tatil anneye iyi gelmiyor, bunu farkettim 1.
Eve döneli bir hafta oldu hala alışamadım; alışveriş, yemek, ortalık toplama, okula götürüp-getirme, bulaşık ve çamaşır makinesi çalıştırma yarıştırma durumlarına…
Döndüğümüzün ertesi günü okullar açıldı İsviçre’de. Bu yüzden Alaz, 5 yaşında, çok çabuk alıştı eski düzene. Tabii yatma saatleri ilk günler akşam dokuzu azıcık geçse de bir haftada 20:30’lara dek düşürebildik.
Beliz alışmaktan çok hastalıklarla cebelleşiyor. Daha uçak ve yolculuk yorgunluğunu atamadan kusma, ishal ve ardından hafif ateş, yememe sonucu halsizlik durumları ile duvara tosladı garibim. Evdeysek kucağımda, dışarıdaysak arabasında veya kucağımda mızırdanma halinde bir haftadır. Tabii yaz hastalığı, virüsü malum aile içinde her birimizi dolaşmakta sırasıyla. O sebeple tatil ardından henüz kendimize gelemesek de, mecburi hizmetlerimiz aynen devam ediyor. Şoförlük gibi…
İsviçre okulları bol oyunlu, az ödevli ve dersli olduğundan; oğlanı okula götür – getir, yemek yedir, kızı al, abiyi müzik dersine götür, eve gel, kızı uyut, yatağın yanına monitör koy bir koşu oğlanı müzik dersinden almaya git, eve gel kız uyanmamışsa ne ala… Herşey dahil kapsamında otel ve anne evleri lüksünden ve kilolarından sonra bu maratonla da bir ayda göbek gitmezse yazılıyorum spora!
İsviçre güzel geldi Türkiye sonrasında ne yalan diyeyim. Hem evimi özlemişim, hem düzenimi. Çocuklar da öyle. Hemen okula başlamak koşturmacalı olsa da, arada boşluk olmayınca düzen kendini daha iyi buldu. Çocukların arada bocalama dönemi ol-a-madı.
Tabii bunca koşturma ve çamaşır işleri arasında, Limmat Nehri’nde yüzebildik ki, biletleri 8 dakikada tükenen ve yılda 1 kez gerçekleşen bu olay tatil ardından harika bir deneyimdi. Ayrıntılı yazacağım….
Theatre Spektakel, geçen sene bizi büyülemişti ve döner dönmez tekrar katılmak istediğimiz bir olaydı. Doktor ve okul randevuları arasında ona da yer açtık takvimde. Geçen sene anlatmıştım burada.
Epeydir özlemiştik dağa çıkmayı, yürüyüş yapmayı. Geçen sene oldukça aktiftik bu sene o kadar olamadık. Flumserberg’de Flower Trail var, çiçek patikası; onu da gerçekleştirebildik bu arada şu bir haftada. Ayrıntılı yazacağım; çünkü hayatımdaki en uzun yol kateden teleferiklere bindim. Kış için günü birlik gidilen kayak güzergahını da öğrendim.
Tabii döndüğümüzden beri sağolsun Zürih havası, Bodrum, İzmir sıcaklarını aratmadı. Birkaç akşamüzeri de çocuklarla göle gidip, yavru kuğularla ve ördeklerle yüzebildik. Tuzlu suyun kaldırma kuvvetinden sonra bizi zorladı biraz tabii…
Kısaca özlemişim buradaki rahat, sakin, çocuklarla mecburi düzensizlik içindeki düzenli hayatımı.
Umuyorum kısa sürede hastalıkları atlatıp, deste deste mektupları Almanca’dan çevirip, bir düzene girip son iki ayımızı, Türkiye’de yaşadıklarımızı, önerilerimizi, deneyimlerimizi yazacağım.
Bir de not! Pegasus uçak magazini Ağustos sayısında, 140. sayfada benim Zürih gezisi önerilerim var. Uçağa binerseniz aklınızda olsun 😉