Kara Orman, Almanya’nın güneyinde, Fransa’ya sınır dağlık bölgenin adı. Yoğun ve her daim yeşil çamları sebebiyle bu ad verilmiş, Schwarzwald (schwarz – siyah, wald – orman).
Ormanın içindeki müthiş güzel kasabaları da pek ünlü. İlk olarak Freiburg oldu durağımız orayı anlatayım:
Freiburg
Freiburg, Münsterplatz |
Kara Orman sınırında bir üniversite şehri. Hem içinden geçen tramvayı ile modern, hem de gotik tarzdaki Freiburg Minster katedrali ve binaları ile tarih dolu bir yer. Almanya’daki en güneşli ve ılıman iklime sahip yerlerin başında geliyor.
Freiburg küçük bir şehir, birkaç saatte tüm merkezi yürünebilir. Üniversite şehri olduğundan farklı kültürleri de barındırıyor ve çok hareketli. Yani küçük olmasına rağmen yapılabilecek birçok aktivite var. Arnavut kaldırımlı sokaklarındaki her bina tarihi çağrıştırıyor. Rengarenk evlerin, restoranların ve dükkanların milyonlarca fotoğrafını çekmek mümkün…
Biz de öneriler doğrultusunda arabayı eski şehre yakın bir noktaya park edip Altstadt (eski şehir) sokaklarında yürümeye başladık. Yürünerek rahatlıkla gezilebilir merkezi. Her sokak Münsterplatz, katedral meydanına çıkar desem yanılmam sanıyorum. Cumartesi sabahı, meydana kurulmuş bir ‘farmers market’ içinde bulduk kendimizi. Envai çeşit meyve-sebze-ekmek ve elma şarabı yanında, kızarmış sosis de vardı elbet! İsviçre’den sonra buradaki pazar fiyatları pek uygun geldi bize. Sosis büfeleri arasında katedralin ağır kapılarından birini gördük.
Freiburg Katedrali |
Şehrin en önemli simgesi 130 senede tamamlanan bu Freiburg Katedrali. Yıllardır bakımda olsa da, piramit şeklindeki kule inanılmaz. Savaş sırasındaki bombalardan etkilenmemesi de!
Freiburg Katedrali’nde mumlar |
Katedral içerisine girip hızlıca gezindik çocuklarla. Genelde içeride karanlık ve korkutucu figürler olduğundan Alaz’ın ‘Bu yaşlı adam niye böyle bakmış?’ sorularına anlamlı yanıtlar bulmaya çalışarak çabucak gezdik, çana ve renkli camlara ilgisini çektik. Mum yakılan bölüme bayıldılar ikisi de, mum kokusuna ve ritüele. Rüzgarda sallanan alevlere. Alaz da yakmak istedi, ‘Bir dilek tut’ dedik. Beliz de eksik kalmadı tabii!
Freiburg sokakları |
Freiburg yaya sokakları |
Şansımıza sokakların bir kısmı trafiğe kapalıydı. Çocuklar hangisine dalarsa oraya daldık biz de arkalarından. Dükkanlara bakındık, çeşmelerde mola verdik. Sokaklarındaki ufak su kanallarının, o an kuruydu, içinden yürüdüler bir süre. Su dolu olsaydı onları ayıramazdık kanalların başından. Çocuklar, bir karış derinlikteki bu kanalların içinde oyuncak gemi yüzdürüyorlarmış yağmur yağdıktan sonra. Bu kanallara da Bachle deniyor. Freiburg’a özgü birşey. Bir inanışa göre, eğer yanlışlıkla ayağın içine girer de ıslanırsa, oralı biriyle evlenirmişsin 🙂
Freiburg, Bachle su kanalları |
Daha sonra Ortaçağ’dan kalma Martin’s Tor’u bulduk, şehrin önemli simgelerinden, müthiş güzel bir şehir kapısı! 13. yüzyıl harikası ve şimdi McDonalds var içinde 🙂
Mimarlığa karşı ilgisi olan biri için cennet bir yer Freiburg. Şehir geçmişten bu yana Avusturya, Fransız, İsveç, İspanya ve Almanya tarafından yönetildiğinden mimari eserlerde birçok farklı kültürün izlerini görmek mümkün. İkinci Dünya Savaşı sırasında şehrin, katedral hariç her yeri yakılıp yıkılmış. Fakat savaş sonrasında aslına, Ortaçağ’a uygun olarak tekrar yapılmış. Erasmus’un iki sene yaşadığı kırmızı evini de gezmek mümkün…
Freiburg ve ikisi birarada |
Trafiğe kapalı sokakları takip ederek Rathausplatz meydanına vardık. Hava güzel olduğundan açık havada meydandaki masalardan birinde kahve molası verdik. Ortadaki havuz başında tango yapan bir çift vardı. Çocuklar ve yetişkinler için oldukça eğlenceliydi izlemek. Hafta sonu olduğundan New Town Hall’da evlilik törenleri yapılıyordu. Burası bir zamanlar üniversite olarak da kullanılmış. Meydanda birkaç tane gelin-damat grubu arasında bir süre Beliz’i kovaladım. Yaşından ötürü mü nedir? Alıp başını gidiyor…
Diğer şehir kapısı da Schlossberg, bir tepe üzerinde bulunuyor. Tüm şehri görebileceğiniz bir bier garten, bira bahçesine sahip. Ufak bir yürüyüş ve tırmanma gerekiyor manzara için. Schossberg Bahn denilen raylı sistemi de kullanmak mümkün yukarıya çıkmak için.
Freiburg, katedralin kulesi her yerden görünüyor |
Yeme – İçme
Koşturmadan gezilebilecek, gezerken de keyif alınabilecek bir yer Freiburg. Filtresiz taze bira için imalat yeri Feierling’e, atıştırmak için Markthalle’e gidin. Şık bir yemek ve manzara için de Schloss Cafe önerilir. Viel Spass! (=Tadını çıkar!)
Bu bölgeye özgü Schwarzwalder Kirchtorte, orman meyveli tart, mutlaka tadılması gerekenlerden. Yazın Alman içeceği Hugo, mürver çiçeği (elderflower) ve gazlı şarap ile yapılan bir içecek; kışın da bira içmeniz önerilir.
Freiburg karakteri ve sevimliliği ile başlı başına gezi nedeni olsa da buraya gelmişken Kara Orman’ı da görmelisiniz. Neden derseniz? Grimm kardeşlerin bu bölgeden topladıkları bazı halk masallarını bilirsiniz; Kurbağa Prens, Hansel ve Gretel, Uyuyan Güzel, Tavşan ve Kaplumbağa, Güzel ve Çirkin ve daha niceleri… İşte bunlar hep bu bölgeden çıkmış…
Martin’s Tor, Freiburg |
Orman içindeki köyler yerine merkezi bir yerde kalmak istiyorsanız konaklama olarak Freiburg’u tercih edebilirsiniz. Günü birlik geziler ile Kara Orman’ın en ünlü yerleri Titisee, Baden Baden, Triberg veya ormanın en yüksek yeri Feldberg tren veya arabayla en fazla bir saat uzaklıkta…
Ziyaret etmek için en uygun zamanlar, Noel marketi sebebiyle kış ya da ilkbahar ayları ile sonbahardaki şarap sezonu arası.
Freiburg dükkanları |
Kara Orman’ın diğer gezdiğimiz kasabaları Triberg ve Titisee de yakında blogda.
Bu gezimizde keşfettiğimiz bira fabrikası Rothaus ve Kara Orman’larda görülecek en güzel müze ismi de en uzun olsa gerek, Schwarzwalder Freilichtmuseum Vogtsbauernhof da yakında blogda..
Not:
- Tüm fotoğraflar bana aittir, izinsiz paylaşmayınız…
- Bu yazının bir versiyonunu da (çocuksuz olanı) Gezimanya.com’da paylaştım…
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
1 Yorum Var
Güzel paylaşım.