1- Oğlumun en sevdiği oyuncağını yanımıza, uçağa almıştım; pencere kenarında oturuyorduk ve o da kucağımdaydı. Oyuncağını yere düşürdü ve elbette o oyuncak ön sıranın altına kaçtı! Kimsenin o sıkışık, daracık koltukta, araya eğilip onu almasına imkan yoktu! Önümdeki uyuyan yolcudan başka…
2- Oğlana kitap verip kız da uyusun diye kucakladım. Emzirdim, yüzünü – gözünü örtüp karanlık yaparak göğsüme bastırdım. Nasıl olduysa kızımın evde kendi başına, kendi yatağında, kendi kendine uykuya daldığını unuttum. Zavallı yavrum, ben onu uyusun diye sıkı sıkı sarmaladığımda o debelenerek benden kurtulmaya çalışıyordu.
3- Uçak tuvaletinde 8 kollu, boynuna dek kakalı, 2.5 aylık bebek ahtapot ile yalnız kalmak nasıldır bilir misiniz? Ben biliyorum.
Uçak yolculuğu için annelere stratejik öneriler:
Tek ve iki çocukla 7 senedir genelde tek başıma yaptığım uçak yolculukları ardından bazı özel stratejiler geliştirdim. Artık ‘PRO’ oldum diyebilirim. Tek başıma nasıl bu kadar tecrübe kazandım biliyor musunuz? Çünkü aile ziyaretleri için uçağa binmemiz gerekiyordu ve hala da gerekiyor…
- Anlayacak yaşa geldiğinde, 1’den itibaren, çocuğa uçağa binene dek çok yorulacağını ve uçakta uyuyacağını tekrar tekrar anlat. Kafasına iyice kazınsın. Psikolojik olarak hazırla.
Bizde genellikle çok işe yarar. Özellikle de uçak ve yolculuk telaşından dolayı yorulurlar ve uçağa binince uyuyacağız diye 50 kez söylemişimdir. Uçakta, ‘Haydi bakalım kim önce uyuyacak?’ derim ve kendi gözlerimi kapatırım. Bir süre sonra itirazı bırakıp kucağıma yatarlar ve ta taam; mutlu son!
- Bildikleri, sevdikleri yiyecekleri çantalarına atın. Bebek ise, yolculuk süresine göre ek gıda bulamama ihtimaline karşı hazır süt yanınıza alın. Elbette bebek bezi de!
Uçakla seyahat ederken her şey olabilir. Saatlerce havaalanında ya da uçak içinde mahsur kalmak da! Küba’dan dönerken Londra’ya iniyoruz diye sevinirken Paris’e inmiş bilmem kaç saat uçak içinde tutulmuştuk hava şartlarından ötürü. Başka bir sefer de İstanbul’da bindiğimiz uçağın havalanırken lastiği yırtılmış ve tekrar havaalanına dönüp 2.5 yaşındaki Alaz’ı bir gece vakti 6 ekstra saat daha oyalamamız gerekmişti. Yiyecek ve içecek kısıtlı, peynirli sandviç ise onun hiç favorisi değildi.
- Çok bilmiş yolcuların moralinizi bozmasına izin vermeyin.
Diğer yolcular bebeğinizin niye bağıra çağıra ağladığına anlam veremeyebilirler. Kitaplarını okuyamadıkları ya da güzellik uykuları bölündüğü için gözlerini döndüre döndüre size bakabilirler. Hatta niçin 10 aylık bebeğinizi uçakta ağlamayacak şekilde disiplinli büyütemediğiniz için size nutuk da çekebilirler. Sinirlenmeyin, ağlamayın. Onları kıl edecek şekilde gülümseyin ve işinize bakın. Hatta çok bilen varsa buyrun deyip bebeği kucaklarına bırakıverin.
- Çocuklar uçakta sakinleşsin diye ilaç vermeyin. En azından doktorunuza danışmadan!
Benadryl’in çocuklarını sakinleştireceği tavsiyesi alan bir anne, ikizlerinde denemiş ve tahmin edeceğiniz üzere ters tepmiş. Çocuklar uçakta sakinleşmek yerine atom karıncaya dönmüşler. Evde denenmiş bir metodu uygulayın.
- Elleri temizlemek için bir jel bulundurun.
Hiç olmazsa gönlünüz ferah olur. ‘Oğlum elleme! Kızım pis orası sürme ağzını’ demekten usananlar, bu jelle her yeri temizleyebilirsiniz;
* kemerleri – nedense çocukların ısırası geliyor!
* yemek masasını – çünkü elleri sürekli üzerinde
* koltuk kenarlarını – aşağı yukarı indir kaldır
* pencere ve kenarlarını – aşağı yukarı indir kaldır
* tuvaleti söylememe gerek yok sanıyorum.
- Uçağa onlarca oyuncak getirmenize hiç gerek yok.
Çünkü çocukların uçaktaki amacı ne yepyeni ne de en sevdikleri oyuncakla oyalanmak değil, onların amacı sizin uçuşunuzu kabusa çevirmek! Bu sebeple yere düşen ve kaybolan oyuncakları taşımak yerine, uçuş mürettabatının dağıttığı değişik şeylerden, bardak gibi, yaratıcılık ile oyunlar kurabilirsiniz. Üstelik yere düşüp kaybolsa da dert değil…
- Uçağa lolipop getirin.
Çocuklar sinirlendi mi fena halde kızgın olurlar. O ilkel mağara adamı pozisyonlarından çıkmaları için yapacağınız tek şey onlar bağırıp çağırırken sessizce beklemek ve diğer yolcuların ters bakışlarına maruz kalmak olur. Ya da lolipop uzatın fırtına dinsin. Çünkü lolipopu yemeleri uzun sürer ve bu demektir ki sinirlendikleri şeyi unutacaklar. Artı basınç değişiminde emme sayesinde kulakları rahatsız olmaz.
- Büyük çocuğa sınırsız ekran süresi verin.
Çaresizlikte her şey mübah! Sinir krizi geçiren küçük ahtapotla fiziksel olarak güreşirken bir de üst yaş grubunun beyinsel olarak sizi zorlamasına izin vermeniz doğru olmaz. Güneşin nasıl parladığından ne zaman söneceğine, kimin gaz çıkardığını anlayabilen aygıt olup olmadığına ya da balina köpek balıklarının ne yediğine dair milyon tane soruyu kastediyorum.
- Bırakın insanlar yardım etsinler.
Bir defasında ben, kucağımda henüz yürümeyen Beliz, bir büyük valizi çekerken, sırt çantamdan pasaportları çıkarmaya çalışıyor ve bir yandan da havaalanı otobüsüne binmek için bebek arabasını katlıyor iken yanımda hiç bir işe yaramayan yaşta küçük bir çocuğa göz kulak oluyordum ki biri yardım elini uzattı. ‘Sağolun, ben hallederim’ dedim; ama hallederken canım çıktı. Bu da bana ders oldu…
- Çaprazda oturup magazin dergisinin sayfalarını ojeli elleriyle çeviren bakımlı ve olgun kadına özenme! Ya da özen…
Nasıl olsa birkaç beş sene sonra sen de yalnız başına yolculuk yapabileceksin. Şimdi üzerinde lekeli kıyafet, saçların tepede anne topuzu şeklinde toplanmış, tırnakların törpüsüz ve kaş-bıyık çığrından çıkmış olabilir. Olsun! Bu günler de geçecek ve o olgun ve bakımlı kadın sen olacaksın…
2 Yorum Var
geçen ay iş için Londra'ya gitmem gerekti. 6 yil sinra tek başıma yapacagim ilk yolculuktu. islerimden dolayi çok yorulacagimi biliyordum ama 35 yaşımda çocuk gibi mutlu ve heyecanlıydim. 6 yil sonra herseyden ve herkesten uzak, kendimle başbaşa geçen 5 günden sonra yenilendigimi hissettim adeta. O caprazda oturup manikürlu tirnaklariyla dergi karistiran olgun kadindim resmen!! son derece aksiyonlu ucak yolculuklariyla geçen 5 yıldan sonra uçakta elimi kolumu nereye koyacagimi bilemedim bur süre:))
Haklısınız… Eminim uçakta da havaalanında beklerken de keyifle, koşturmaca olmadan geçince ne kolay gelmiştir herşey 😀