Unutmuşum. 3 – 4 yaşlarında çocuğu alıp şehirde sadece salına salına yürümeyi ve onun her anlamlı / anlamsız şeye hayretle bakmasını, yorumlamasını ve heyecanlanmasını unutmuşum…
Biliyorum Beliz de bir gün büyüyecek ve bu satırları okuyacak; ama Alaz ile Londra’da sürekli bir yerlere giderdik. Yeni parklar keşfeder, restoranları dener, sokak aralarında dolaşır, kahve içerdik. O zamanlar Alaz 2 – 3 yaşlarındaydı. Beliz’le gerek 2 çocuklu hayat, gerek okul saatlerinin düzensizliği, gerek iş-güç sebebiyle abisindeki kadar alıp başımızı gidemedik son aylarda.
Bu öğlen onu okuldan aldıktan sonra eve gitmedim. Bahane üretip şehir merkezine attık kendimizi. Trene, tramvaya, otobüse bindik. Kıyafet bakınmak için mağazalara girdik. En parlakları, sarıları gösterip ‘Anne bu sana güzel olur‘ dedi. ‘Beliz ben o kadar parlak kıyafetler sevmiyorum‘ dedim. ‘Ben seviyorum anne‘ dedi. Hiç sıkılmadı dolaşırken – Alaz’la hayatta kıyafet bakamazdım, sürekli sıkıldım derdi – kız çocuk farkı mı nedir?
Yeni yıl daha doğrusu Noel yaklaştığından her büyük mağaza çam ağaçlarıyla ve çeşitli süslerle süslenmişti. Her birini fark edip, heyecanla koştu yanına ‘Christmas süsleriiiiii‘ diye bağırarak… Süslenmiş kutular görüp ‘Anneee presents’ diye sevindi yine, bağırarak. Caddedeki mağaza sayısı ve mağazalardaki ağaç sayısı kadar çok kez bağırdı heyecanla.
Heyecanına hayran kaldım yine ve fırsat yaratıp daha sık gezelim anne-kız diye düşünürken içimden ‘Anne çok teşekkür ederim beni gezdirdiğin için‘ demesi kalbimi eritti… ‘Sen büyüdükçe daha az yorulacaksın ve daha çok gezeceğiz’ dedim. Eve dönerken otobüste kendi kendine konuşuyordu ki bir baktım kafası bana yaslandı ve aniden uyuyakaldı.
Çok özlemişim yanımda ota poka hayranlıkla bakan, seslenen, sevinen ve hatta sevinç çığlıkları atan bir küçük çocukla gezmeyi. Her defasında ben de gülümsedim eğer kahkaha atmadıysam.
Mutlu – Mutsuz – Mutlu |
Son 1-2 senedir Beliz’le daha az gezmemin sebebi Alaz’la daha çok bire bir zaman geçirmeye çalışmamdı. Fakat 6-7 yaş okul çocuğuyla gezmemiz genelde şöyle oluyor:
Anne: ‘Alaz hadi gel seninle dolaşmaya/yürüyüşe/gezmeye gidelim’
A: ‘Hayıııır! Ben evde kalmak istiyorum’
Anne: ‘Neden oğlum? Bak ikimiz başbaşa gideriz. Baba ile Beliz evde kalırlar.’
A: ‘Tamam; ama bir şartla. Oyuncakçıya uğrayacağız.’
Anne: ‘Tamam; ama oyuncak almayacağım. Sadece bakacağız.’
A: ‘Kendi paramla alsam?’
…
İşte genelde bir pazarlık, bir evde kalıp oyuncaklarıyla vakit geçirme sevdası, ne zaman eve döneceğiz diye sıkıştırma derken bir süre sonra beraber dışarıda vakit geçirmek keyif vermemeye başlıyor. Okul çağı çocuğu olan kiminle konuşsam genelde aynı şeyi söylüyorlar; çocuklar evden çıkmak istemiyorlar.
O yüzden henüz heyecanını kaybetmemiş, yarım gündür dışarıda da olsa ‘Eve dönmeyelim‘ diye ağlayan çocuklarınız varken sokakların keyfini sürün. Bir gün gelecek, o da evde kalmak isteyecek çünkü.
2 Yorum Var
MERHABA,ÜÇ BUÇUK YAŞINDAKİ KIZIM İLE DUBAİ TATİLİ PLANLADIK.KIZIM YÜRÜRKEN SIK SIK YORULUP KUCAK İSTİYOR ACABA BEBEK ARABASI GÖTÜRMEM KOLAYLIK MI OLUR YOKSA YÜK MÜ?
Merhaba,
Hafif, baston bir puset bence kolaylık olur. O yaşlarda hala öğle uykusu da uyuyabilir, üstelik taşımak da zor artık ağır olduklarından.