Sonunda… Nihayet, kitabımı yazmayı bitirdim.
Kitap yazmak kolay gibi görünse de, kafanızın içinde yazacak çok şey varmış gibi dursa da masa başında o, öyle olmuyormuş. Kitabı düzenleyip yazdığımdan ve ilk çıktısını kağıtlara bastığımdan bu yana 2 sene geçti.
İçime sinip ‘İçindekiler’ kısmını tamamlayalı tam 1 sene oldu. Ocak 2018 diye ‘Önsöz’ yazısına not düşmüşüm. Sonra ne mi yaptım? Sanıyorum üzerinden 5-10 kez daha okudum. Her okuyuşumda birçok yerini değiştirdim, sildim, ekledim.
İçime siner gibi olunca, biraz da editör düzeltir dedim ve kitabın türüne göre yayınevi aradım; hangisi benim kitabımı basmaya uygun diye. Yayınevleri hakkında birçok şey de öğrendim bu süreçte. Kimi belli tarz kitapları basıyor, çoğu kitap dosyasına ilave kitap özeti ve özgeçmiş istiyor. Profesyonel mühendislik özgeçmişimi eklemedim elbet, onları da bir bir hazırladım. Bazı yayınevlerinin kendi formatı var, o formları doldurmak gerekiyor. Hatta günümüzde birkaçı hala basılmış kağıtta istiyor kitap dosyasını ve israf diye onları eledim. Yazık günah. Çok istenirse, bilgisayardan kendileri de basabilirler. Bulduğum birkaç yayınevi, aradan 6 ay geçse de yanıt vermedi. birkaçı ‘2018 için kitap basımı yapmıyoruz, kotamız doldu, 2019’da başvurun’ dedi. Ben bu arada, çeşitli ‘edebiyat dışı’ yazarların kitaplarını okudum ve her defasında ona göre de kitabımı düzenledim. Roman değil ki bu, kurcaladıkça – okudukça yeni şeyler çıktı ortaya.
2019 ile birlikte kitapla uğraşmam iki seneyi aşmıştı. Daha fazla uğraşmak istemedim. Hayatta yapacağım/yapmak istediğim çok şey var ve ben ne yazık ki elindeki işi bitirmeden diğerine başlayamayan biriyim. Aklım ötekinde, kalbim berikinde kalıyor çünkü. Neyse… Çok cici bir yayıneviyle tanıştım; Aralık’ta İstanbul’dayken de Cağaloğlu yollarının tozunu yuttum. Sözleşme yapsak da bitmiyormuş kitap olayı hemen. Kapak çalışması yapacağız dediler; yaklaşık 2 hafta kitap kapağı konusunda makaleler okudum. Yakınlarıma danıştım. Arka kapak yazısı nasıl olur diye araştırdım. Sonunda yayınevi ile birlikte çalışıp iki adet kapak hazırladık. Birisini seçip kapak olayına noktayı koyacağım.
Kitabın dizgisi de elime ulaştı; ama baştan sona okumadan -onbinyirmiüçüncü kez- içim rahat etmeyecek. Onu da halledersem çok yakında internet satışı başlayacak. Ama kendim yazdım diye demiyorum, gerçekten güzel bilgiler var içinde. Keşke ben hamileyken, doğum yaptığımda hatta ikinci bebeğe hamile kaldığımda birisi bana bu kitabı hediye etseydi. Planlarım, beklentilerim çok daha yerinde olurdu. Bilinmezler ve üzerimde yarattığı stres çok daha az olurdu. Umarım beğenirsiniz siz de…
Bu arada hangi kapak olsun?
5 Yorum Var
Şahanesin şahanesin şahanesin!!!!
Bence mavi olan, nedeni: mavi kırmızıdan daha az agresif ama daha yapıcı ve olumlu bir renk. İnsanları daha fazla cezbeder, kırmızı daha ucuz duruyor açıkcası, mavi daha oturaklı. İkincisi de, çocuklar daha küçük ve bence çok küçük çocuklu anne babalar için daha motive edici olur 😉 Bol şans!
Teşekkürler… Haklısın mavi daha pro duruyor 🙂 Mavinin yapıcı/olumlu olduğunu da sayende öğrenmiş oldum… Bakalım, heyecan dorukta 😛
Sevgiler!
kesinlikle mavı.süpersiniz. merakla bekliyoruz. ilk buluşmamızda da adımıza imzalarsınız…
Çok teşekkürler…
Kırmızı. Kırmızı enerji demek dinamizm demek.Iddia, kendine güven, heyecan. Gezmek böyle bir şey değil mi? Enerjisi yeter,benim oyum kırmızıya