Epeydir hem kendim hem de çocuklar buz pateni eğitimi alarak bu sporu öğrensinler diye uğraşıyordum. Ben 20’lerimde İstanbul’da üniversite okurken tanışmıştım bu olayla ve kenara tutunmaktan ötesine gidememiştim geçen seneye dek. Sonra youtube videoları, arkadaşlar ve kış sezonunda sürekli karşımıza çıkan buz pateni sahaları olunca, kendimi yardımsız, pist ortasında buldum bu kış. Yine de çocuklara öğretecek kadar bilgim yok. Sabrım da! Kursların hep ‘kontenjanı doluyordu’. Bu kez kış tatilinin bir kısmında Zürih’te kalıyor olmamız işe yaradı ve bizimkilerin ikisini de buz pateni kursuna yazdırdım.
Ortam her zamanki gibi oldukça profesyonel ve mükemmeldi… Her sabah 4 yetişkin öğretmen ve 4 genç öğrenci çocukları aralarına katıp birkaç dakika şarkılar eşliğinde pistte serbest dolanıyorlar. Ardından yine şarkı eşliğinde yuvarlak olup ısınma hareketleri yapıyorlar; atlama-zıplama, dönme ile sanki ayaklarında paten yokmuş gibi rahat olmayı gösteriyorlar. Öğretenlerin yaşı 7’den 70’e desem yalan olmaz. Erkek hoca da var üstelik. Tabii ki çocuklar bir İsviçre klasiği olarak hocalara bayıldılar. Hangi okula, hangi kursa giderlerse gitsinler; İsviçre’de çocuklar öğretmenleri çok seviyor. Aksini duymadım, görmedim. Henüz… (Vurayım tahtaya…)
Son 5 gündür hayatımda sabah sabah hiç bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum. İnsan kendi çocuklarının hareketlerine güler mi? Güler. Hem de kahkahalarla. Diğer anneler/babalar ben kahkaha atınca ne düşündüler bilmem ama bana bir çeşit terapi oldu.
Buz pateni için çok kaliteli ve profesyonel değil, normal bir paten aldık Sport XX’ten ikisine de. 26 numaradan başlıyordu sanırım… Severlerse yatırım yaparız diye düşündük.
Buz Pateni için Gerekenler:
Kayıttan haftalar sonra eve yazı geldi; faturayı ödeyin, gerekli eşyaları hazırlayın, dersten 15 dakika önce buz pateni sahasında olun diye.
1- Buz pateni
2- Eldiven
3- Kask (kayak yoksa bisiklet için olan)
4- Kar pantolonu/su geçirmeyen pantolon
5- Su
Benim eklediklerim:
6- Enerji veren atıştırmalık
7- Gazlayan ebeveyn
8- Kenarda bekleyen ebeveynin üşümemesi için eldiven, mont, iyi çorap ve bot
9- Güneş gözlüğü
Evden erken çıkmanın yolunu ancak 3. günde bulabildim, saati ileri alarak… İki çocuğu evden çıkarması, patenleri – kaskları – eldivenleri giydirmesi, gazlayıp sahalara göndermesi kolay iş değil!
İlk gün hepsini şarkılarla, ısınma hareketleriyle, muhabbetle pistin ortasında topladılar. Sonra grubu seviyelerine göre 3’e böldüler. Alaz orta, Beliz başlangıç grubuna katıldı. Beliz sürekli birilerinin elini tuttu ve birkaç kez yanıma gelip ağladı. Alaz’ın keyfi yerindeydi.
Ertesi gün Beliz evden ağlayarak çıktı ve ders boyunca yanıma gelip yapmayacağını söyledi. Öyle-böyle kandırıp piste indirdim. Alaz sorunsuz geri geri kaymayı öğreniyordu. Birkaç kez kapalı alana kaçtım; ama her defasında Beliz mızırdandı.
Üçüncü gün Beliz’in elini bıraktılar ve pıt pıt penguen gibi yürüdü yavaşça. Eğitmenler yanına gittiğinde Beliz onlara yorulduğunu ya da susadığını söyleyip yanıma kaçtı. Beliz boşta kalınca kaçıp yanıma ilerlerken öğretmenler elini tutup geri götürdüler sürekli. Alaz sorunsuz ilerledi. Üşüyüp içeriye girdim; dışarı çıktığımda Beliz ağlıyordu beni görememiş, susamış falan. Klasik!
Dördüncü gün, Beliz’in elini tutan yeni bir eğitmen geldi. Bir ara Beliz yanıma gelince, ‘Eğer sürekli onun elini tutarsan öğrenemezsin, düşmezsen kahramanlık madalyaların olmaz (Kumkurdu’ndan)’ dedim. Öğretmenin elini bıraktı, hızlı gitmeye başladı; ama düşmedi. Kendi etraflarında dönmeyi gösterirlerken yere düştü ve bana baktı. Ben alkışlayınca, bir daha kalkıp dönüp yere düştü ve güldü. Her defasında alkışladım. Kapalı alana girmek, çantamdaki kitabı okumak hayaldi. Bol bol instagram hikayesi çektim ben de!
Beşinci ve son gün; Beliz çok istekli başladı derse. ‘Anne bak düşeceğim’ diyerek indi piste ve düştü, kalktı. ‘Yavrum, paten yaparken düşeceksin, hızlı git, koş, dön öyle düş!’ dedim. Alaz da ona öğretmenlere söylemesi için ‘Elimi bırak’ demesini Almanca olarak öğretti. Bizimki kendi takıldı, genç bir öğretmen elini tutunca, ona bir şey dedi ki, öğretmen elini bırakıp arkasından takip etti. Bizimki özgür kız olmuştu nihayet son gün. Alaz da zıplamayı, sönmeyi, daire şeklinde gitmeyi öğrendi gibi; ama pek yetenek yok kanımca. Kimi çocuk gözünü kapatıp dalıyor düşe kalka, benimkiler düşmemek için öğrenmeyi reddediyorlar. Genler öyle, umarım eğitim sistemi azıcık törpüler.
Ders sonunda birer torba şekeri kapıp sevinçle ayrıldılar. Alaz ‘Özleyeceğim’ derken, Beliz ‘Gene yaparım’ dedi. Şurada hepi topu en çok bir ay kaldı buz pateni sezonunda. İş gene başa düştü, hafta sonları götüreyim de ailecek kayalım. Tabii izlerken ben de çok şey öğrendim; ‘Kolay ya ben bunu yaparım’ dedim. Bakalım yapabilecek miydim?
Aşağıda da videoları var, nasıl bir şey diye merak ederseniz…