Bu yazı göçmen anneler tarafından oluşturulmuştur. Yurtdışında yaşayan biz göçmen annelerin Türkiye’deki aileler yanına, özellikle yaz aylarında geldiğimizde, Türkiye’de neler yaptığımızı anlatır. Bayrama denk geldi, o zaman uzakta bayram kutlayanlardan/kutlayanlara sevgiler…
Yurtdışında Yaşayıp Türkiye’ye Tatile Gelen Birinin Yaptığı 55 Şey:
- Uçağın iniş takımlarının yere değmesiyle birlikte soluğu kuaförde almak / yurtdışında kuaförün pahalı olduğunu söylemek / kaş-bıyık-ağda-hamam sefası sürmek.
- Pazara çıkmak / itiş kakış halinde yürümekten zevk almak / çakma çantalara göz atmak.
- Eşler yabancı ise “Zamanında 1-2 Türkçe öğreneydin” diyerek çemkirmek ve tatil boyunca hiç çeviri yapmamak.
- Balkonda taze bezelye, barbunya, ayşe kadın fasulye ayıklamak.
- Türkiye’ye giderken ‘Neler yiyeceğim?’ listesi yapmak.
- “Bu çocuk şimdi neyce konuşacak?” sorusuna cevap vermek.
- Kahvaltıda simit (gevrek, boyoz) yemek.
- Sabahlara kadar çekirdek çitleyerek muhabbetin dibine vurmak.
- Normalde 8’de yatan çocuğu akşam 10 – 11 gibi yatırmak.
- Yoğurtlu, sarmısaklı kızartma (ya da mantı) yaptırtmak ve yemek.
- Evden bir fedai (genelde kocalar) seçerek sabahın körü şezlong kapmaya yollamak.
- Evde salça, turşu, reçel yapılırken yardım etmek.
- “Bu memleket nasıl kurtulur?” sorusu hakkında analizler yapmak.
- Araba kullanmaktan çekinip toplu taşımayı kullanmak.
- Çocukları akrabalara, eşe dosta kilitleyip bir süreliğine ortadan kaybolmak.
- Limon kolonyasını vücudumuzun her yerine sürmek/ “Çocuğum bak bunun adı kolonya” deyip eski usül kafalarına boca etmek.
- Çocukların çikolata – şeker – dondurma – şımarma komasına girmelerine göz yummak.
- Balkonda okey çevirmek.
- Annemden izledigi dizilerin yıllık özetini almak.
- Balkondan konu komşuya laf atmak.
- ‘Evlilik ne zaman?/ Çocuk ne zaman?/ İkinci çocuk ne zaman?’ diyenlere cevap vermek.
- “Hareretini alır iç iç” gazıyla bir çaydanlık çayı bitirmek.
- Her öğünden sonra Türk kahvesi içmek.
- Çoluk çocuk iyice kontrol edilsin diye doktora gitmek. (Beni Türk doktoruna emanet edin)
- Dişçi daha ekonomik olduğundan, dişçiye görünmek.
- Beş çayında; ikram edilen kuru pasta, kek, böreği çocuklar görmesin de yemesin diye ne yapacağını şaşırmak.
- Sokak kedilerini / köpeklerini sevmek.
- Konu, komşu, akraba ziyaretleri yapmak.
- Ağda, antibiyotik, tarhana, külot, çorap stoklamak.
- Akşam yemeği sonrası kavun-karpuz-fındık-fıstık-dondurma-çay-kahve-süt mısır-çekirdek 10’lamasını yapıp yine de mide fesadı geçirmemek.
- Düğün, sünnet törenlerine gitmek. Piste zorla ya da isterek çıkıp halay çekmek, oryantal yapmak, kurtları dökmek ve eve dönünce kim ne takmış ne kadar takmış dedikodusu yapmak.
- Kokoreç, midye, lahmacun yemek.
- ‘Akşama ne pişirsem?’ diye düşünmemek.
- Sokakta birine çarpınca “Sorry”, tezgahtara “Thank you” demek.
- Evde şekersiz beslenip tatilde künefe, kabak tatlısı, baklava bulunca tüketmek.
- Canlı müzik çalınan yerlerde şarkıları sallamasyon söylemek ya da nakaratlarda bağırmak.
- Kamil Koç, Pamukkale seyahatlerinde muavinle ya da yandaki yolcuyla Top Kek ve 3ü birarada kahve eşliğinde muhabbet etmek.
- Her öğlen plajda çocuğa gözleme (lahmacun, Ayvalık tostu) yedirmek.
- Anneanne evinde sabahtan akşama Halk Tv izlemek.
- “Canın ne çekti? Ne yemek yapayım sana?” sorusuna şımarmak.
- Evden çıkarken aile büyüklerinin “Vakitlice dönün, gölgeden gidin” gibi uyarılarını işitmek.
- Tüm sülale toplanıp albüm bakmak, eski düğün, sünnet videolarını izleyip çatlarcasına gülmek.
- Arabadan inmeden benzin almak.
- Anneanne / dede, torunu konuya komşuya överken içten içe sevinmek.
- Mola yerlerinde Ezo Gelin çorba içip çift kaşarlı tost ya da çöpşiş yemek.
- ‘Türkiye’ye dönecek misiniz?’ sorusunu kimseyi üzmeden yanıtlamaya çalışmak.
- Yaprak sarma, kızarmış balık, taze yeşil biber yemek.
- Can dostlarla saatlerce hasret gidermek.
- Her saat sokakta insan görmek.
- Rakı, balık, meze, fasıl yapmadan dönmemek.
- Annenin evindeki sandıkları kurcalamak, gerekli/gereksiz eşyayı hatıra diye bavula koymak.
- Dönüş valizi hazırlanırken aile büyüklerinin kenardan köşeden tarhana, reçel, peynir, patik vs. sıkıştırmasına engel olmaya çalışmak ve bir süre sonra “Yakalanırım elimden alırlar, kilo sınırını aştım” demeyi bırakıp Allah ne verdiyse herşeyi valize tıkıştırmak…
- Bulamam deyip bol bol yemek ve kilo alıp dönmek.
- İlk günler ‘Aileyi çok özledim’ son günler ‘Ay iyi ki aileden uzağım’ demek.
- Dönme vakti gelip çatınca “Aman zaten evimi özledim”deyip hüzün bulutunu dağıtmaya çalışmak.
Türkiye’ye giden, gidemeyen, gitmek isteyen, istemeyen tüm ‘Göçmen Anneler’e sevgiler… Göçmen anne olma yolundakilere başarılar…
Bu yazı Facebook Göçmen Anneler Grubunun katkısıyla oluşmuştur. Fotoğraflar bana aittir ve görüldüğü üzere yazılanlar doğrudur…
Pazar yeri |
Kızarmış balık ve yeşillik |
Şeker komasına giren göçmen çocuklar 🙂 |
Her öğün ardından (anne ve kız kardeşle) içilen Türk kahvesi |
İyi bayramlar…