Çocuklar uyuduktan sonra kulaklıkları tak ve balkona çık…
Geçtiğimiz bahar, erkenden uyuyan 1 yaşındaki kızımı yatırdıktan sonra akşam yürüyüşüne çıkardım. Bu sene 2.5 yaşında olduğundan, erken yatmayı reddedip abisiyle kudurmayı tercih ediyor…
Bir akşam yemeğinden sonra ortalığı toplarken, ‘Bu çocuklar ne güzel erkenden uyuyordu, yürüyüş yapabiliyordum’ dedim eşime. O da ‘Haydi gitsene, ben hallederim onları’ dedi. Otuz saniye sonra kapıda, spor ayakkabılarımı giyiyordum. Çocuklar ‘İyi eğlenceler’ dilediler, attım kendimi sokağa…
Kulağımda sevdiğim, eskilerden bir müzik, tempolu yürümeye başladım. Yeşermiş, hatta çiçeklenmiş bahar dalları arasında. Akşam güneşi vuruyordu bazı camlara, renkler müthişti. İyi ki ‘Mutfağı toplayayım, çocukları yatırayım, yere saçılan yemekleri temizleyeyim’ dememiştim bu kez. Biliyorum o işlere dalınca, böyle bir saatlik bir yürüyüşe halim kalmıyor. Bu yürüyüş beni her açıdan tazeleyecek de olsa…
O günden beri akşamları kollamaya başladım, fırsat yaratmaya. Kulaklıklarımı takıp enerji dolu şarkıları dinlemeye ve yürümeye. Yürüyüş yapmak mı, yoksa müzik dinlemek mi kendimi daha iyi hissettiriyor bilmiyorum; ama bu ay regl öncesi kocama ve çocuklara sinirlenmedim, nefret dolu sözler de etmedim. Kavga bile çıkarmadım! Bu bile birşey, değil mi?
Oxford Üniversitesi yayınlarından biri ‘Music, Health and Wellbeing’: Müziğin nasıl hissettiğimiz üzerinde etkisinin olduğunu kanıtlıyor. Müzik terapisi varmış örneğin, ben hiç duymamıştım. Hangi tarz müzik dinlediğin o anki ruh halini gösteriyor. Bizde de ‘Müzik ruhun gıdasıdır’ sözü var hepimizin bildiği.